Jan 12, 2009

Guzel gunlerin sonu...belki de baslangici


Gocmen  olunca insan normal sartlar altinda yapmayacagi seyleri "banane lan ben gocmenim, pek ala da yaparim" oto-gaz sistemiyle yururluge koyabiliyor. Tatil icin sehirden gidecek bir arkadas kar temizliginde (snow-plowing) cekilmesin diye arabasini emanet etti 10 gunlugune. Normalde ilk direksiyon basina gectiimde pederden ilk nasihat "katiyen emanet araba kullanilmayacak" olmustu. TC'de iken de asla yapmadigim bir seydi.  E burda da ehliyet sinavina girip cakmis, bi de kustah tester'dan "1 hafta pratik" recetesi almisim; burda da baskasinin arabasini ustelik ehliyetsiz kullanmam di mi? "Sen oyle san Kamil!" Gocmen hormanlari hemen devreye girdi: "ben biraz arabayla dolasayim!" kendimle de soyle dialoglar icindeyim bir yandan tabi: "Polis yakalarsa?" "yemisim polisi, bilmiodum" der, yanimda tasidigim '1 hafta pratik' tasdiknamesini yutturmaya calisirim." 
"Sunlar katiyen yapilacak: 1) Aynen Fargo'da Carl'in Geaer'e downtown'a (yahu amerikanca'da sehir merkezi demek iste) yaklasirken sordugu gibi 'have you been to minneapolis?,' 'this is IDS Tower, second highest building in the midwest after Sears tower in Chicago" geyigi cekilecek; 2) Sirf trip olsun diye Fargo'nun fon muzigi mirildanip gece nispeten daha karli arasokaklarda turlanacak. 3) millete 'suraya gidelim, buraya akalim...dert etmeyin yaf bende araba var,' geyigi cekilecek, soora 'a araba mi aldin, a ehliyet mi aldin?' tepkilerine 'yok yea arkadasin, hem ehliyetim de yok daha' diye artizlik yapilacak.
Tabi hesaba katilmayan sey, akilan mekana arabayla gelindiginin unutulmasi, bunyenin ickiye verilmesi ve nihayetinde Fargo tribinden degil polise yakalanma korkusu ile arasokaklardan usulcacik eve kacmak oldu. Neyse "gocmensen bunlari yapacaksin!" listesinden bi kalem daha eksilmis oldu, guzel oldu.
Ama bu guzel gunlerin sonu geldi...ehliyet sinavini gectim, artik her araba kullandigim an bu zevkten mahrum kalmam demek. "Yoksa amerikan konformizmine yelken mi aciyorsun!?" diye soranlara cevabim, "Sen oyle san Kamil!" olur.
Bir arkadasim okula yakin, sehrin belki de en civilcivil, en kipirkipir ekseriyetle somalili gocmenlerden mutesekkil mahallesine tasiniyor. Anahtarlari almaya, evi kontrol etmeye mahalleye gittik. sokaga acilan apartman kapisi, arti1, izbe kimsenin bilmedigi bodrum kat ishanininda (amerikada ishani diyorum, hey!) somali cay ocagindan cay, arti2, komsu dairenin kapisi onunde duran bi suru ayakkabinin getirdigi huzur, arti 3, (ole demeyin, standart amerikan dublexinde kalinca her kapidan eli baltali adam girebilir paranoyasina sarmaniz icten bile degil, tam tersine bu gocmen mahallesindeki dairenin komsularla ic-disli olma fikri bile insana guven pompaliyor), futbol maclarinin gosterildigi Nomad bara 5 adim olmasi, ders arasinda arkadasin camina tas firlatip "Jerome, la olm gelsene asagi 2tek atalim" deme firsati, etti mi sana arti 4!
Ev icin, Savers diye ikinci (belki yirmi ikinci) el  her nevi esyanin satildigi markette yeni daire icin masa aradik, bulamadik ama bu kadar cok kullanilmis sey arasinda insan huzunle karisik bi neseye savruluyor hakikaten (masumiyet muzesi deyu bu mu len acaba?). Soylemeye gerek yok sinifdaslarimiz da ciddi anlamda bu marketten alisveris ediyor. Sirf insanlarin siradan ama icinde tarih barindan bunca seyle sahane ve basit temaslarini saatlerce izlemek dahasi bu gosterinin/tuketimin parcasi olmak icin sozlesip, ayrildik Savers'tan. Belki de guzel gunlerin baslangici bu? Sen oyle san Kamil!
Not: Soylemeye gerek var mi bilmem, Jerome ismi tabi ki uydurma, geri  kalan hersey gercek. "Sen oyle san Kamil" icin bkz Gemide by Serdar Akar, 1998. Sol ust resimdeki abimiz burali cocuklar Ethan ve Joel Coen'in Fargo'sundan Gaear rolu ile taniyip sevdigimiz Peter Stormare.

Jan 7, 2009

Anthropos/Misanthropos


Gecenlerde burda birine soyledim, o da itiraz etti; ama ben galiba gercekten misantropikim! insan-korkusu diyeyim basitce, ya da insanlara guvenememe. Yillar once ilk zikrettigimde, tabi o zaman memlekette karanlik, gloomy ekseriyetle Norvec menseili metal muziklere bu ad yakistirildigindan, misantropik olmak degil de gozukmek icin somurtkan rolleri kesmek falan gerekiyordu, o zamanki bi arkadas da "ne alakasi var sen misantropik falan degilsin" demisti.
Ama mesele bu kadar basit degil, cunku kime sorsam "cheerful"dan baslayip aklimin almayacagi nice cevaplar aliyorum (evet yahu insanlara soruyorum "nasilim?" diye). Galiba insanlara tahammul edemedigimi kendime itaraf edebilmem beni sosyal yapiyor. Ya da bu misantropik olma haleti ruhuyem  zannettigimden o kadar fazla ki bastirmak icin "sosyal," "guleryuzlu," "tolerasanli" bi adam (philanthropic?) oluyorum. "Gibi davraniyorum"  demiyorum, bakiniz, oluyorum diyorum -- oyleyim de. Iste bu yuzden "herkesin yuzunde maske var; bu yuzler, bu gulusler sahte!" hezayanlari sacma! Gercek yahut samimi biz yok...takindigimiz rollerin arkasi bos. Biz ancak bu roller uzerinden sosyallesiyoruz, rol yapmasak gercek olsak (harbi misantropik) simdiye kadar en azindan benim bi suru lesim olurdu.
Bence ilkel toplumlar bu meseleyi super kavramislar: cunku hala maske kullaniyorlar: Bilmem hic dikkat ettiniz mi, grotesk, korkunc gulunc olmayan siradan bir maskeye denk geldiniz mi hic. Yok; olmaz da zaten cunku burda mesele "icerde biz hayvaniz, koyversek birbirimizi cig cig yeriz" i itiraf edecek kadar durust olmakta yatiyor.
Ulan acaba diyorum, antropolojiye sarmam da bunla mi alakali. Bu amerikan formal meraki var ya "ehem neden bu programi sectin" diye soran hani...aslinda umrunda degil neden ne halt yedigin, sadece gorev icabi soruyor tabi. ama birine artik ben "aga ben insanlardan tiksiniyorum, bunun icin de antropoloji doktorasi yapiyorum" diye patlativermisim, misantropik/filantropik bicak sirti dengesidir falan diye yumurtlarken masadan ucuverdi bizimki. Bi de her okulun (ecole be annem a la francais), her jenrin founding father 'ina (sexism starts with the language, I know) bi bakin kesin asiri bir tiptir. antropolojinin de klasiklerine sardim bu ara, yahu bi tane insan canlisi adam cikmaz mi aralarindan?! bi de bunlar "insanlari" calisiolar. Ama cozebildigim kadariyla, hepsi dertli meseleli tipler ve yerlilerle kontaklarindan "o ilkelleri" calismaktan nefret ede ede sahaya gitmisler. Belki de dertlerinden kacmak icin, ama "ilkel ve kabile merkezli kulturleri inceleyecegim" ayagina yatip gittikleri o sahalarda hizaya gelmisler...bi sekilde oz-terapi eylemisler. 
Diyecegim sudur, etrafimizda insanlardan sakinan, hani ariza tipler varsa, onlardan seri katil olmaz, onlara sarilalim. Hic dikkat ettiniz mi ne zaman bi seri katil ifsa olsa, ya da biri cinnet gecirip es, baci, cocuk dograsa, komsulardan biri "yahu, gayet sakin, tertipli, duzenli, ailesine bagli adamdi" diye demec verir. O sakin yahut serce nesesiyle gezenlerden korkmaliyiz eger misantropik olduklarini itiraf etmiyorlarsa. Ya da soyle bi test vardir ki hep ise yarar: kendinizi zor bi duruma sokun, gorun bakin etrafinizda gezen kumrucuklar kacacaktir ilk. Ama ariza bildiginiz insan gelip "Canimmm sen haklisin, uzme kendini" demez; sen sorununla bogurken, aksine "olm var ya sen bunu bunu yanlis yapiosun salak" diye yuzune saklativerir. Senin de aklin basina gelir, meseleyi yakalamaya calisirsin en azindan.
Unutmayalim ki Hitler de cok duygusal bi adamdi (hehe AnalCunt evet), tek bi kadini olesiye sevdi, et yemeyecek kadar hayvan delisiydi, doga asigiydi. E peki hangisi gercek Hitler: ikisi de! kendine "olm ben manyagim, bildigin manyagim lan" deseydi, olmazdi belki toplama kamplari, kim bilir?