May 24, 2009

let's go to DMV* and get an ID

derken hayat "dolce vita," baslar. hemen en shik ve en gentrified muhit "ah her aksamustu birami orda icmezsem, hayat cekilmez olur" yavsakliiinda mimlenir. gizli sosyopat ama gusto sahibi guruhun icine kaygalanlastirici ile karisilir. nehir kenarinda yurulur, tarihi mahallede evler bakilir "himm belki birgun" hayalleri kurulur. luks marketlerden alisveris yapilir, en az 2-3 peynir cesidinin ve gourmet buffet seceneklerinin mudavimi olunur." ah ne guzel, her yere yurulerek gidilebilioo" sapsal ifadesi yuzde, ahkam kesilir. daha otobusle tanisilmamistir...
derken hayat "aci-tatli" baslar. derler ki calisiosunuz gidip, sosyal guvenlik karti cikarin. su otobusle gidin. otobuste "nerde o yakisikli/guzel insanlar, her daim shiklar. subaru'lu young couplelar" aptal ifadesi yuze yerlesir. yoksullarin bu ulkede kilolular olduu ogrenilir, mide hafiften kalkar. Sosyal guvenlik ofisinde gercegin colune buyur edilir, aaz acik bunyeli bizler. amerikan ruyasi yuze tokat olarak shaklar. mekandaki tek beyaz, "white trash" olmayan etler -- korku ile titrer.
bi daa bu iki muhiti de donulmez..."south side" ile kaynasilir, muhitin cocugu "slug" ile hisdas olunur. atmosphere yaratilir:



*DMV: department of motor vehicle, burda kimlikler (ehliyet ve eyalet kimlikleri) bu ofisten alinio. basliga ilham da baska post konusu. klibi oynatamayanlar icin link de burada.

May 20, 2009

kardesimle tanisin: brother ali

Atlanta su an ameriganin hip-hop baskenti, piyasa nu york'u gecti bile. Minneapolis (ya da St.Paul ile Twin Cities) ise underground hip-hop'un yukselen kalesi. ben kendisi ile yeni tanistim, onun icin biraz mahcubum ama Brother Ali, minneapolis'in suc, uyusturucu, yoksulluk yuklu tarafi kuzeyden - vakti zamaninda yoksul yahudilerin de yasamaya zorlandii kisimdan sahane bi MC.
Kendisi ne beyaz ne  de siyah, kardesimiz ali albino! bunun icin beyazlar tarafindan itilip kakilirken somalili gocmenlerle kanka olmus (ek bilgi: somali'deki ic savastan kacip buraya yerlesen somalililerin %80 iskence kurbani, kaynasmalari bundandir belki). Esinden bosandiktan sonra tek cocugu ile bi sure evsiz olarak yasamak zorunda kalmis. Uzun yillar siyah, musluman bir genc zannedilmis kendisi; bunda sahne adinin ve bazi sarkilara besmele ile girmesinin payi cok tabi ki. Beyazlar'a da "beni beyaz zannedip bas taci edenlerin aazina sicarim, bunda zerre haklari yok, itip kakarken iidi picler!" minvalinden sovmus. Unlu olmasi amerikkka'ya saydirdigi su sarkisi ve klibi ile olmus (klibin sonundaki tsorte bi dikalayin! sozler de burda).
Ozetle kendisi salt ii bi musiki erbabi olduu icin diil, gocmen oldugu icin de bu
blogda arzi endam ediyor. yok eger siz gocmenlii, bi yerden bi yere fiziki hareket olarak algiliorsaniz o dakka ben susarim rahmetli dangalak mustafa tasar konusur: "siz hala biraktiimiz yerde mi otluyorsunuz?" yok eger siz punk olmayi elektro gitar zannediosaniz o dakka ben susarim Rob Kelly ve Slaine yanina Andy Lee'i alip yuzunuzu kaldirima yaslarlar.
Asagidaki Sarki Brother Ali'nin son EP'si "Truth is Here" icinden "philistine david." Sozleri nette yok lakin filistin meselesinin herkesin kendi kisisel meselesi oldugu bu kadar guzel mi anlatilir dedirtten cinsten.



May 19, 2009

gol kafamla gelen suttur, part-2: ya da adam harcama ulkesi torkiye

Sikici (noktasiz/noktali "i" ile okumak size kalmis) bir tespit asagidaki ama deginmek lazim 19 Mayis genclik bayrami munasebeti ile.
hakikat su: Aragones'in gitmesi ile Euro 2008'de yari final oynamis takimlarin tamaminin hocalari turkiye'de harcanmis olacakmis. haa fenerbahce denen hilkat garibesinin herhangi bir seyine ufacik kotu bisey olsa, ben burda gobek aatarim, o ayri...
bir de vakti zamaninda torkiyede "sazina hakim" olan, demem odur ki isini en ii yapip alcakgonullukte de gonullere taht kurmus, ve en onemlisi kendisini ciddiye almayan (bu dunyanin en onemli meziyetidir, bu meziyet sizde yok ise gun gelir sizi de benzetirler bi tuvallette serdar ortaaci benzettikleri gibi) boyle bi adam vardi...nerde bu adam? yok, memleketine kacti o da. nice ornek var daha senin etrafinda annem, sen de biliosun.
Met-Ust demisti: bati tuketim toplumu ise bizimki adam harcama toplumu. yeni kitada etraf zibil gibi hintli ve cinli dolu. e noolacaadi baska? kalabalik nufus, az is...burasi onlar icin ekmek kapisi. ha bu tespit hintliler icin gecerli ekseriyetle. cin komunist partisindeki kodamanlarin cocuklarinin bu ulkeye okumaya yollandigi yonunde bi duyum aldim, ufaktan kenara cekmeye basladim sari irkin burdaki neferlerini sorgu icin (ek bilgi UCLA'den sonra UofMinnesota ABD'deki en kalabalik cinli ogrenci nufusuna sahip).
Velhasil kelam, ulke nufuslari ile oranlarsak ABD'de en kalabalik yuzdelerden biri turk ogrencilere aittir, bu sahsi kaanatim, evet. meseleyi bulandirmayalim, bircok hususta olduu gibi akilli davranan gencler, harcanacaklarini bildikleri canim ulkelerinden kaciolar (kendimi katiyen bunlar arasinda saymiorum cunku 1)akilli deilim 2)what is turk ulan?)...bunlarla, torkiye'de kalanlar yepyeni biseye imza atiolar yavastan...ortalik cok karisacak, benim bile avuclarim kasinio. hayirsizliklara vesile olsun diip bu sikici tespiti nihayete erdiririm...

May 13, 2009

titreten naameler

Musik 2.0 diorum, Black Strobe diorum... Muzik hakkinda cok yazip cizmiyorum bloga cunku zaten surada o isin kralini yapioruz en devrimci kankalarimla. ama arada bole, beni sokaklarda ayakla ritm tutmadan baslayan, o ritme uyan omuz ve kalca hareketleriyle devam eden nobetlere surukleyen ritmler olunca sizle paylasmamak allaha kufur etmek olur. o da baska baalamlarda yapmadiim sey diil ya...neyse, enjoy my friend.

May 10, 2009

enstantane-5: me, her, me her??!!

Ben bugun soyle bisey gordum bir yandan yemek yerken favori mekanda, bir yandan da teslim edilmesi gereken bir odev uzerine bir arkadasimla tartisirken: dat-dat deyu korna sesi gelio disaridan. biz de cam kenarinda oturuoruz ama ben "nooluo lan orda" die kafasini flamingo gusu gibi kaldirip vara yoga reflex veren bir turk erkekcigi olmadim icin orali olmuyorum. arkadasim "baksana, baksana" die disariyi gosterince, bi de ne goreyim: bi araba'da 4 shik delikanli bize dooru el kol isareti yapip uzerinde telefon numarasi yazili karton parcasi salliolar. hemen idrak edemedim hali ile...sonra arkadasim "eki-eki gay cocuklar seni caariolar" dedi. benim tepkim "yok ya, guzel kadin sensin bence numarayi sana yolluyolar" oldu. dangalak  turk erkegi tribi yapip " la ben sizin eamuguza korum" die camdan yari belime kadar girip dil 2ye katli isirilmis, bi goz kapali sekilde elemanlara yumruk saydiricak halim yoktu haliyle. el kol isareti ile genclere "aplayi mi istionuz, beni mi?" die sordum; arkadaslar benden beter it-kopuk imis, hep beraber "2inizi de" el isareti yaptilar. birami sereflerine kaldirdim, o sirada isik yesile donerken "sorry, but we are writing papers" die seslendim ama aradaki cam ekandan sesim gitmedi...ii ki de gitmedi...odev bu, boru mu?

May 9, 2009

enstantane-4: running in the mall(room)


Kirbacli abiyi gordugum gun ben sole bisey daa gordum: Minneapolis'te amerika'nin en buyuk alisveris merkezi var, sehirde sadece mall die bilinir. aptal eyaletlerden turist kafileleri gelir falan. benim de yolum dusmuo diil yalan yok, cunku evimin dibinden trene atladiim gibi 20 dakkada ordayim. velhasil kelam o gun ben mall'da kosan bi cift gordum! yanimdan fist die gecerken bi de disi erkegine "bak ben sana demedim mi hulusi, ne guzel fikir mall'da kosmak" dedi. e haliyle ben once donakaldim sonra turkce okkali bi kufur patlattim. amerikali arkadaslarima saskinliimi ifade derken onlar pek bi soguk kanlilik ile: a) hava soguk olduu icin mall'da kosulardir b) guvenli olduu icin mall'da kosuolardir c) radikal eylemciler olduklari icin mall'da kosulardir gibi gerekceler one yuvarladilar. yahu bunlar ellinin uzerinde ust sinif bi ciftti, guvenligi yiyeyim burda herkes sokakta yaz kis kosuo, hem mevsim bahar olmustu. radikal eylemci olsalar basimla beraber ama diillerdi. Yahu bu kadar kopulur mu? bi insan mall'da kosar mi? mal ise kosar tabi mall'da, benimki de soru ama yine de hala "tuh allah sizin mustehakinizi versin" demekten kendimi alamiorum...
turkce dumduz gitmek derken, mall'da memleketten tek kanka ile turkce konusarak volta atarken yanimizdan gecen bi arkadas aynen sole dedi turkce: "merhaba arkadaslar, ogrencisi misiniz?" "ee, evet?!" "peki o zaman, ii gunler." vinn gitti abi. finito. demek ki neymis, mall'da kosan sosyopat amerikali ciftlerin yaninda sakinilmasi gereken manyaktan hallice turkler de varmis. gariplikler ulkesi amerika...

enstantane-3: hocam hayirdir kirbac?

3 hafta once soyle bisey gormustum kampuste yururken: bi eleman, gencten, elinde en az bes metrelik bi kirbac saga dola saklatiyor! once sesi duydum " bu ne la, ne oluo? derken abi belirdi calilarin ardinda. bole kendine bi meydan tahsis etmis, hafif donmeler yok efendim bilek hareketleri yere saklatip duruo kirbaci. derdi neydi, birine mi kizdi, tiyatro ogrencisi miydi bilemedim. son ihtimal mumkun, derse bi ogrenci 19yy. sihirbaz kiyafeti ile gelmisti, sonra "sapka'dan tavsan cikartican mi?" die sorunca, "sanatciyim ben ayip oluo" tribinden bozuk attiydi. e haliyle odevden dusuk not aldi, "artizligin bedeli" dielim. gariplikler ulkesi amerika...

enstantane-2: fire me man, hose me down man!


Bugun ben sole bisey gordum top oynamaya parka giderken: 2 kocaman amerigan itfaiye arabasi park edilmis, kapilari acik birakilmis olasi "yangin var kosun" ihbarini duymak icin,  ve itfaiyeciler basket oynuyo! top oynadiimiz kral bi arkadas "boyle hareketleri bu ulkede gormek insani umutlandirio dedi" (cunku amerika onlemler ve bu hususta zinhar taviz vermeme ulkesi). biz top oynarken bu "truck"lardan biri sirenleri cala cala gitti. "aha yangin mi?" derken diger araca kalan abilerin tingir mingir binisinden trafige takilmamak icin sireni koklediklerini anladik; ben de uzerine "bu haraketleri bu ulkede gormek insani umutlandirio" dedim.
bi ara mac esnasinda bi arkadas sole onerdi: "topun havasi inik, itfaicilerden pompa mi istesek, kesin vardir onlarda pompa, itfaiyeci ya bunlar vardir kesin." off, off ne yapacaiz bu pornoda gordugu herseyi gercek zanneden kusakla, bilemiorum...

May 8, 2009

minnesota...adana. bunlari kardes sehir ilan ettim gitti.

Istanbul'da yasar iken okulun etrafinda (okulda demiorum bak, pek okula tesrif etmezlerdi), koyu tenli ama oksijen sarisi sacli, bagara bagara konusan kadinlar; etiler/bagdat caddesi maymunlugunu hemen kampuse tasiyan (o zaman kafayi jole kovasina batirip, elde cuzdan, sigara, cep telefonu, araba anahtari ile gezmekti. bilmem simdi nedir.), araba, cep telefonu ve disiden gayri meraki olmayan, fatih terim gorunumlu ama kendini costacurta zanneden erkekler vardi. sonra ogrendim ki bunlar adana menseili imis...
sonra buraya geldim, burda da dogal sarisin olan ama solaryum'da maymun kasesi ile havuc rengi bi renge sahip olmayi marifet ve bronz sanan, San Fernando vadisi emekcileri (bir kisim erkek okur anladi kelamimi) gibi "oh my god, awesome" die baararak konusan (adanaca muadili "kiziaam") kadinlar; boxer deseni sortlarin ustune enine cizgili polo tisort, bi beteri beyaz triko hirka giyen, bogurerek konusmayi marifet sayan ama kavga cikar gibi olunca hemen kacan erkekler var. 
Ogrendim ki bunlar minnesota'nin suburblerinde yetismis mid-west menseili imisler. abercrombie-fitch ile beslenirlermis.
Ulan siz iki cins bu cihana ceza misiniz?! elle tutulur neiniz var acaba feci merak ediyorum. sizden azcik zeki, edepli insanlari sindirmek ve bezdirmek; nerde vasat bi sey varsa onu bayrak etmekten gayri ne biliosunuz anlayabilmis diilim. belli aacta bitiosunuz, eh naapalim dal budamak da su dakkadan sonra bizim mesgalemiz olsun o vakit.
Resimlere not:ustekiler, iste o solaryum tenli minnesota disileri. alttaki de bizim adanali, aradan 25 yil gectikten soora, yuvarlak cerceveli yuppie gozluu Oliver Peoples ile basin aciklamasi vermek demek, o ozendiin capello'nun da senin gibi adanali olduundan gayri ne soyler ki bize (esortman ve altin bileklik eslesmesine deinmeye gerek var mi)? beter olun. imparatore imis, lakabinin italya'da cavus olduunu bilmioz sanki.

rezil, vezir, danisman


bu danisman onemli mesele...neden dersen, doktora bi kere cirakliktan ote bisey diil. e haliyle ustan ii ise, sen de kenarindan kosesinden bisey kaparsin. dogrudur, adam/kadin isinin ehli mi bakmak lazim, ki sana da el versin sanatinda. ama "kariyerist" isen ve danismanini ona gore secmek gibi bi eblehlige kalkistiysan iste orda sictin. danisman dediin, seninle ne kadar duzgun iliski kurabilio ona gore secilmeli, beraber yemek yediiniz yerde garson'a tavrindan bile danismanindan cacik olup olmayacagina karar verebilirsin.
buraya gelmeden once tanidiim bi adam diildi. aslen guney koreli, 20 yildir yeni kitada yasio. japon, bilhassa yakuza isadamlarina benzio. bi vukuati olmus ki yuzunde kocaman bi facasi var. daha hic kot giydiini gormedim, dedim ya yakuza ve pep guardiola arasi bi cizgisi var. siki takipcisim, nasi kilik kiyafet secilir onu bile anlatir. hayatimda ilk kez bi erkege "ayakkabilarina hasta oldum" dememe sebeb olmustur. Durusunda hep gormus gecirmislik ile her an ariza cikarabilirmislik arasi bi gerginlik tasir. katolik okulundan terk, papaz olmak uzere iken cuntaci bi babanin oglu olduu icin ulkeyi terk edip buraya felsefe okumaya gelmis biri. 17 yasinda evlenip 35 yasinda bosanmis. ideali sofor olmakmis. kelli fellilerin olduu bi toplantida "soforum, bos zamanlarimda da bu bolumde takilip ders falan veriorum, heidegger okumayi seviorum" diicek kadar kendisini alaya alabilen bi adam.
"canim sikkin" dediinde "gel arabayla dolasalim" diicek, bi sonraki rastlasmaniz da "e simdi nasilsin" die can sikintini kendine mesele yapacak kadar akademik safsatalari hayatinin ilk mecrasi haline getirmeyen bi insan. meslekdaslari yuzbinlik evlere mortgage baalarken, bi goz evinde kirada oturan bi yorgun ademoglu. dialoglari takip edelim, nasil nuktedan bi insan olduunu, bunu bana da ufaktan ogrettiine taniklik edelim, adi H olsun:

H: Zizek'in Siddeti yaninda mi? (Zizek yazar, Siddet de kitabinin adi)
M: yok, benim siddetim bana yetio hem. ha zizek tarzi tokat nasi atilir gibi bisey soruosan onu gostermeye calisirim.kehkeh
M:Cok basit bir soru sormustum...

M:bugun odandaki kadin kimdi? daha once de gordum, ogrenci falan mi?
H:yok sanatci, ama oto galeride satis elemani (!), minyatur pisuar calismasi hakkinda bi iki sey sormaya gelio haftada 2 kere. ne o, ilgilenio musun kendisiyle?
M:neden olmasin, guzel biri bence.
H:Onunla bicok kisi ilgilenio ama benden solemesi!
M:hohoho, rekabet kokusu aliorum...
H:hak eden kazansin.

M:ayakkabilarin sahane! nerden aldin?
H:amazon!
M:amazon'a H'nin cikolata kahvesi botlari die yazinca cikio mu hemen?
H:haha, markasini yollarim tamam.

H: Orospu cocuu, pic! (derrida'ya sovuo)
M: nooldu ya?!
H:bu kitabi benim yazmis olmam lazimdi, ona kiziorum...

M:e kitabin cikio, heyecanli misin?
H: yok ya, bilakis sakinim. nasi olsa hic okumiicaim bi kitap.

Arada bir de "bugun o professore sunusu ile ilgili oyle dedin ya, seninle gurur duydum" die mail atarsa, butun gununuzun ii gecmesini saglar ustune ustelik. 


May 7, 2009

sen bunu yeah

beseriyet muzikte sinirlari zorladikca hayvanlarla/esyalarla arasindaki farki/benzerlii yeniden kesfetmiyor mu? o zaman yasasin muzik 2.0
p.s.: oss denemeleri yuzunden hala pazar gunlerinden tiksinenler icin. tam randiman=kulaklik.

May 5, 2009

enstantane-1: lanet gocmen!

Simdi ayni dersi alirken buraya tasimiicaim bi maksatla tanistiim genc, guzel, solaryum bronzu tenli pek bi nuktedan ve femme fatale ama bi o kadar igrenc, cumhuriyetci, evanjalist bi disi var. adi da courtney. bir iki bel alti gondermeden sonra birbirimizi ignelemeyi gorev edinmis bulunmaktayiz. bugunku enstantane sole vuku buldu (kendisi haliyle bi insanin doktora yaparak omrunu heder etmesini anlayamadii icin habire su soruyu sorar):
C: so how many years left to get your degree (ukalilik dozu artirmak icin abuksabuk starbucks iceceginden buyuk bi firt cekerek)?
M: at least 3 more...
C: oh fuck! how do you make your living seriously?
M: easily. i am even not on a single penny of loan!
C:What?!how? oh, you damn foreigner! you don't pay tuition, right?
M: Considering how I stand american women, actually it is not a big generosity of state of Minnesota! (tasi gedige koymanin hakli gururu, 1-0)
C: you...(kufur ederek sinifa kacar)
ders baslamadan saniyeler oncesi
M: i haven't noticed that you have freckles, I think it is time to get solarium tan soon.
C: (ders basladii icin ses cikarmadan yavasca) f-u-c-k/y-o-u
M: (2-0'in gururuyla) h-o-p-e/s-o... 
seneye kendisinin dersine girersem bu is nereye varir bilemiorum...

May 3, 2009

verdigimiz rahatsizliktan oturu...

...feci keyif alioruz! yok be saka. eski postlara gelen yorumlari takip edemediimden bundan gayri email ile tasdik edilecek yorumlar. yannis anlama olmasin, her yorum yayinlanir. galiz kufur dahil, cunku aaz payi vermesini pek severim. bi de serefsiz blogger key falan soruomus onu da iptal ettim, kusura bakmayin.

May 1, 2009

eksik bende imis...


Tuh bak cok ayip oldu, meger eksik muhimmat benim cephanelikten cikmaymis; demin saydim. Hem TSK'ya hem emniyetteki arkadaslara walla cok ayip oldu. Gelin bi ara size cay ismarliim, hem benim islak odunlari gosteririm size. onlar da sahane muhimmat, hem cok guzel shakliolar haki yesil ve laci bellerde.