Sep 10, 2010

tarihin cop tenekesi

Birligin ornegini ogrendim, ceteyi birakiyorum! Bu postlar burda dursun ama action kollektif olacak su dakkadan sonra -- en azindan bu blogdaki icerik ve gundem. yeni adres artik sudur.

Jul 23, 2010

shlik-shlak

al sana sebekeden bir nasihat! Hakikati tat bir...

Jul 3, 2010

all that is responsible melts into the air... in the US

Is savsaklamanin kisisel tarihini yazdiim su gunlerde benden post beklemek abesle istigal olur. Surda yaptiim amme hizmetini herkes alkislamali. Bi yandan dunya kupasi ve bi yandan saatlerce oturup seyredebilecegim guzellikte bi yuz varken... yazmaya bile useniyorum.
hazir icinde "beautiful face" lafi telafuz edildiinden, meseleyle nispeten alakali notalar hemen aksin, ama bi yandan okumaya devam et tembellik etme:

Kagit ustunde amerika en toleransli toplum, hi-hi ole canim! aslinda durust olmak lazim, yabancilara karsi avrupa'daki tutum ile kiyaslandiinda amerika 1-2 gomlek onde. ole ki cocuklar bile hayatlarinda ilk defa duyduklari garip yabanci isimler karsinda "o ne la ole, ne bicim isim hehe" tepkisi vermeyecek sekilde bi tedrisattan geciriliyor. Iste bu amerikalilar'in ovundukleri, herkese acik olduunu iddia ettikleri, herseyi iceren "melting pot" olduuna inandiklari toplumlari. Aslinda avrupa'nin afedersin it/kopuk/kirsal/dini inanisi yuzunden itilmis kakilmis guruhunun millet olma cabasinda bole bi tolerans gelistirme iddiasi bile takdire sayan. Birakin siyahlari, bu ulkede 150 yil once yahudiler/irlandalilar/italyanlar beyaz sayilmiyordu!
Lakin bu tolerans aslinda aciklik uzerine bina edilmemis bi sey, aksine bi mesafe kurma ve onu koruma gayreti. kimsenin kimsenin hayatina mudahil olmayip kendi isi ile ugrasmaya odaklanma bencillii. bu mesafe bolece baskalarinin acilarina taniklik/ortaklik etme gibi bi yukten kurtario onlari. sadede gelirsem, amerikan toleransi sorumluluk almamak icin, baskalarinin hayatlarina/kararlarina mudahil olmamak, bolece onlarin da kendi hayatlarina karismalarini engellemek icin gelistirilmis bi sosyal-sorumsuzluk projesi. buna da amerikan ulusu dioruz.
bu lafazanliin gayesi icin zok uzaga da bakmaya gerek yok, kadin erkek arasi munasebet yeterli. Filmlerden asinayiz "seviyom lan seni" demek bu ulkede mesele, adeta bi rituel. O an bekleniyo, laf aazdan cikinca... allalla! firtinalar, ask-i memnu'nun ifsasi sanki. ornekle acikliim, ornek birazcik masum birinin uzerine biriktirdiim seyi kusmak gibi oldu ama aramizda o kadar hukukumuz var:
M:seviyom lan seni!
J: nea! bu dediinin bu ulkede ne kadar onemli bisey olduunu bilio musun?
M: evet ya, hakkaten neden?
J: Birbirimizi korkutmak istemiyoruz da ondan, kadinlar bilhassa erkeklere bole bisey soleyince adamlarin kacacaiini dusunur.
M: o kactiklari siz diilsiniz aslinda, sorumluluk alma korkusu! kimse bir baskasnin kendi hayatinin parcasi olmasini/baskasinin hayatindan sorumlu olmayi istemiyor bu ulkede, olayiniz bu di mi lan!? bi de buna tolerans diosunuz ya ona hastayim!
J: ulkem hakkinda bole dusunmene sevindim. hosuma gidior ama, bole devam et!
M: gecen amerika-gana macinda da gana'yi tuttuydum zaten!
J: orospu cocugusun!

May 20, 2010

bekleriz

Illa bisey almaniz sart diil, cay icmeye, muhabbete de gelebilirsiniz.

May 19, 2010

biseyler oluyor ama sen korkma!

6 aylik bi monokrom hayat: 7de kalk tras ol, dus al, duzgun giyin, tramvayda senin cinsinden olanlari suz, ofisi ac, derse hazirlan, sabi/subyani eelendirip biseyler ooretmeye calis, bi yandan kendin sikintidan patla... Sonra sozlesme bitince "neden bu kadar egleniyo ki" bakislarina maruz kal...priceless.
ofisin kapisi ardina kadar acik, belde siyah beyaz amerikan bayrakli kemer, ustunde bol yildizli militarist bi tisort, gozde polis gozlukler, kulakta mp3 otturucu esyalari toplarken muzige uygun kalca hareketleri ve air guitar ile esyalari toplamanin zevki... priceless.
Neymis, arka sokaktaki butun garajlarin kapilarina graffiti yapmislar...yan komsum panikle elinde telefonla aglamakli yuzume bakiyor. Sansa bak uzerimde phobia tisortu, altimda kamuflaj short, polis gozluklerini hafif asagi indiriorum "benim aslinda hosuma gitti, parlak turuncu, negzel." ornek annenin yuzundeki irritation... priceless.
biseyler oluyor ama sen korkma... ayni kalca hareketleri icin linki tikla, kipirdama! konusma! fisildama bile!

P.S.: Simdi baktim da, Genclik ve Shopar bayramina yakisir bir post olmus.

Mar 15, 2010

double agent

Sattiklari emeklerinin kendilerine para olarak donmesini seytanin isi sayan bolivya yerlileri taniyorum... yine de bu isi yapiolar, korka korka da olsa yapiorlar. Bizden daha fazla durust ve vicdanli olduklari malum, her ne kadar biz onlara salak koyluler muamelesi yapsak da.
Yeni ise sirf para icin soyunduumu zaten soyledim. seytanla sozlesme imzaladim, ruhu biraktim... hafifledim yani bi anlamda. Ama arkadas siki pazarlikci cikti, yuzumu de aldi. simdi burda kelime oyunu yaptiimi falan zannedenlerin analarina sovulmekte... ise basladiimin haftasi "Bell's Palsy" die tabir edilen, bizim yuz felci dediimiz hastaliktan gecirdim. 10 gun kadar yuzumun sag tarafinin kismi kontrolu bende diildi. Ilk basta biraz icerledim ama soora hosuma bile gitmeye basladi. Tek sorun kapanmadii icin kuruyan sag gozumdu, bantlayip uyumak zorunda kaldim. yuzumun iki yani arasindaki ifade farki ortaya cikmasin die donuk bi ifadeyle dolastim bu sure zarfinda. Tedavi icin verilen steroid etkisi ile al yanakli bir finli edasi ile mesai yaptim. Ictiim sivilari aazimda tutamadim, gulerken aazimi elimle kapattim ve aynanin karsinda kendimi izledim. alenen bir two-face olarak yasadim bi 10gun kadar.
Alayimiz buna tesaduf diyecektir...ama iste ole diil. Tipki kredi karti limitimin ve maasimin cok katli 4 haneli rakamlara ulasmasi ile bircok yardim kurulusundan bagis mektuplari almamin ayni zamana denk gelmesinin tesaduf olmamasi gibi. Hadi ruhunu satmak bir nebze de olsa kisisel bir tercih icerio, bedellerine katlanirsin katlanmazsin o senin, benim biliceimiz is. Ama ikinci tesaduf alenen mide bulandirici. Kisaca "digerlerini ancak paran varsa dusunebilirsin" demek, vicdan hesaplanabilir/yatirim yapilabilir bisey demek. Yani vicdan artik bir sucluluk hissi diil demek. Bu vicdanli olmanin sinirlari kadar, topumuzun vicdansizlastiini da belgeler bisey.
Benim kendimi satmam ile yuz felci gecirmemin ayni zamana denk gelmesi ne kadar tesaduf ise, donuk suratli calisanlarin artmasi ile vicdansizliin kol gezmesinin ayni zamanlara denk gelmesi de o kadar tesaduftur.
tevekkeli diil adi bile coktan vicdan "muhasebesi" olmus. vicdanin hesabi? artik oluyor iste. bize dusen two-face gibi ikiyuzluluumuzu kabul edecek ya da o salak bolivyali koyluler gibi seytana calistiimiza inanacak kadar durust olmaktir belki de. su dakkadan sonra en vicdanli hareket budur...
Ozetle durust olmak ikiyuzlu, vicdanli olmak ise kendine acimamak ile mumkundur.

Mar 8, 2010

March 8: s/he is lost


Muzik benim dinim...bu cihad yolunda vatani, sevdiklerimi falan tanimam, satarim. o derece ciddiyimdir. Ki bir aydir kafamda olan seyleri not aliyorum ki konseptuel biseyler karalayayim die. Fakat gunlerce su icmemisin cani su cekmis gibi canim bir kisim notalari cekiyor. Sonra o notalar, bir kisim olaylari canlandiriyor, soora 8 Mart...
Asagidaki klipteki abimiz Bertrant Cantat, Noir Desir'in yakisiklisi vardi ya hani o iste. Alenen anarko-komunismin bayraktarliini yapan, yaptii isi de duzgun yapan insanlardan biriydi (bu ikisinin bir aradaliina olan inancim gun gectikce azalmakta da). Pro-feminist soylemleri de yerindeydi. Aileden oyuncu Marie Trintignant'in manitasiydi. Noir Desir'e ne oldu diye merak edenlerin, bu meraklari klipten sonra bastirilicak...

2003'de Vilnius'ta filmi cekimi icin bulunan Marie'nin cep telefonunda eski erkek arkadasinin mesajlarini gorup sinirlendi, Bertrant. Otel odalarindaki kavga esnasinda Marie'nin kafasini zemine birden fazla kez vurarak cerebral traumaya bagli olarak olmesine sebebiyet verdi. Bertrant su an hapiste...
Dans les yeux des femmes, he is lost and now stranded, yes.
8 Mart Dunya Kadinlar gununuz kutlu olsun... 2003'ten bu yana kutlayabiliorsaniz tabi ki.