meseleyi ve nihayi projeyi surda sonuca baalamistim. o gun bugundur bu ugurda yogun caba harciyorum, ilaveten isi bi seviye oteye tasiyip 1)kendim gibi bu ise gonul vermis insanlarla kontak kurup nokta operasyonlara imza atmak, 2)orta sinif, tercihen ortabati amerikali, sapsallari soke etmek gibi emeller gelistiriyorum. bu surecte neler yaptim, uygulamali inceleyelim:
1) Japon lokantasina ozel locada deniz kestanesi nigiri susi ile sake ve Sapporo, uzerine birinin teklifi uzerine heyecan ile veterans' bara gidis. ne beklersin? tekerlekli sandalyeli, junky, bi gozu cam, tek kollu gaziler ile ucuz fahiseler di mi? transclass proje icin bicilmis kaftan. Mekanin yerin dibinde olmasi istahimi kabartmaya yetti bile. Ama gel gor ki, icerisinin aklimdan gecen goruntu ile zerre alakasi yok! sadece parasini nereye harcayacaani bilmeyen beyaz ortasinif amerikalilar! mide bulantim ucuz parfum kokusuyla daha da sahlandi. taksiye kendini dar atis...
2) yeni alinmis 90 yillik dubleks...buraya kadar beni enterese eden hic bi sey yok. evdeki duvar kaatlarini ve halilarini sokmek karsiliginda pizza ve bira teklifi? sonuna kadar. Ilginc olani, bu ricada bulunan insanin benim evdeki en mide bulandirici odayi temizlemeyi teklif etmem ile uuraadii saskinlik. Alzheimerli bi yaslinin kapatildigi, dolayisiyla tuvalete ve kusmukhaneye cevirmis olduu bi oda bu. duvarda devasa kan/diski karisimi leke de cabasi. Maske, gozluk, dizlikler takilip, yerde 6 saat hali sokme ve halinin altina gecip aac kaplamayi mahveden sivi kalintilarini kabartma tozu ile kazimak... duvar kaatlarini islatinca insan kaynakli kokularin genzini yakan buhari..."bunu yapmak zorunda diilsin" tepkisine gulerek "ben iyiyim" karsilii vermek...bunlar herkesin basina gelebilir pek ala. Ama o halinin altindan cikan SD kartin icindeki "private" klasorunun muhteviyati, iste onlar paha bicilmez....bu projenin guzellii de bu, nerden ne cikacaanin belli olmamasi.
3)iskoc cumalarinda McSorley's ve Glenfiddich ile kisa yoldan sarhoj olmak. bardan elinde viski bardagi ile sokaklarinda icki icme yasagi olan sehre acilma ve o esnada polise denk gelmenin guzelligi, disleri senden beyaz somalili gocmenlere gulumseyip aradan sivismak ve isini bitirince bardagi cope atmakta gizli. Simdi hedef Lars von Trier'in son mucizesi anti-christ'i gormek. sans eseri seni yakalayan ortabati beyazi tanidiklari kirmamak icin ufak bi sapakla yuzyilin en asagilik barina gidis (ozetle, herkesin kendini guzel/yakisikli zannetti, ayni kiyafetli insanlar), peki bu isin hinci nasi cikacak? "cok sahane bi film var, tam cuma gecesi seyirlii" salvosu ile ortasinif beyazlari sinemaya sureklemek, sen filmin acilis sahnesine asik olurken onlarin saskinlik, utanc ve ilerleyen sahnelerde dehsetle donup yuzune bakmalarina tanik olmanin verdigi muhtesem haz.
4) e finale... Le Renard, Mavra ve Le Rossignol...hepsi bi arada mumkun diil kacmaz. Beraber gidilecek ozgurlugune ve bagimsizligina ne kadar duskun olduu ile ovunen ortabatili ortasinif disiye verilen "kisa etek, corap ve topuklu giy, ya da gelme" direktifine harfiyen uymasi "sen kendini ne saniosun pic" dememesi ile transclass projenin ilk adimi basari ile tamamlanmistir. Simdi sirada kendisini somalili gocmenlerin cay ocaginda o bakislardan rahatsiz olmadan cay icmek bekliyor. Rahatsiz olmak, cok rafine bi orta sinif anomalisidir ve ovunmek gibi olmasin bunun tedavisinde hizla yol aliyorum.
1 comment:
hala izleyemedim antichristı haa. kingdomdan idiotstan falan daha rahatsızmış galiba di mi? çatladımmmm bee
Post a Comment