Dec 24, 2009

non si capisce ma come cazzo parlate

basliin meali "ne sikim konustuunuz anlasilmio." Verona taraftarlarinin Po nehrinin guneyinden gelen her takimi asagilamak icin tezahuratlari. quantara mera ritmi ile soylerseniz hos da tinlio.
parlak zekalar hindi cumhuriyetine (TC) geldiimi basliktan anlamislardir. Ana dilim, en hizli anladiim kultur ama bu demek diil ki olaya vakif olabileyim. geldiim de beri dilimde "non si capisce ma come cazzo parlate..."
Kozmik bi belirlenmislik var: ne zaman uzun yolculua ciksam yanima evrendeki en andaval canlilar denk gelir. minneapolis'ten kalkarken hayatinda ilk defa ulke disina cikan bi maho wisconsinli denk geldi yanima. maho esittir dazlak, zincir kolye ve bileklik, neo-nazilerin giydii lonsdale marka kiyafetler giyen beyzbol sapkali deri montlu tip. ilaveten boyu kisa ama corn-fed olduu icin buzdolabi hacminde (sisman diil, mid-west corn-belt olduu icin etine dolgun erkeklerin cogunlukta oldugu memleket. tabi bole olunca beyne az kan gidio) hemen niye adami yargiladin diyenlere herifcioolunun yol boyu dovus kopegi dergisi okuudunu soleyip lafi aazlarina tikarim. Alman asilliymis da almanyaya ucuomus, ama bariz urkmus durumda idi. kendisine bahsedilen konfor, asiri ama ici bos guven 8 saat soora elinden alinicak cunku. o kadar ki ucus degistirirken o koca herif pesimden "maksimov, maksimov la olm beni de transit terminale gotur, ben bulamam ohuohu" deu aglasip neredeyse elimden tutacakti. ne skim konusuosun anlamiorum be adam! bole sert adam tripleri saga fuck sola sonofabitch cekmeler, iki dakka soora bilmediin sey karsinda ilk okula donmeler.
yetistigi kulturle ozdeslesen insanlari sevmiyorum ozetle... bunun da bi global/modern anomali olduunu dusunuorum. International airport TC turgleri desen, onlar da bu klasmana uyuyor. bi farkla: ciddi anlamda asimile olmus ust orta sinif turglerden bahsediyoruz. asimile olmanin sucluluk duygusuyla turg kulturunun altini kara kalemle cizmeler... ucakta verilen boktan yemegi "tork yemegi gibisi yoh" die alkislamak. papates gratini... kapitalistin krali olup "ecnebiler coh duygusuz, coh soguk...bizim gibi diiller" mi dersin, "oolana konya'dan kiz alacaiz, o da turg kizi istedi" mi dersin. oolanin amerikan deniz piyadesi olduunu oorenince duyduun ferahlama da cabasi.
non si capisce ma come cazzo parlate...

Dec 17, 2009

truth about testicles.


tekrar hatirlatmak uzere: kendiyle tassak gecmeyen, kendiyle tassak gecilmesinden zevk almayan insanlarla 7 cihan tassak gecer. bunu bilin de soora bana aalamayin.
kendisini ciddiye alan insanlar yeryuzunun en lakayt insanlaridir! odunla etleri yumusatilmalidir.
Saygili olun, tassak gecin, tassak gecilin!

Dec 15, 2009

my flesh, my blood...edible, drinkable

Professional Christmas kutlamasinda sarap masasinin kontolunu ele gecirmek.
ilerleyen dakkalarda etraftakileri sarapla kutsamak, hepsine "bu kis komunizmi getirezeiz" sozu vermek. itiraz edenlerin isimleri ve kariyerleri ile dalga gecmek.
"yemek ve icki olmasa, burda isim olmazdi" diye yuksek sesle solemek, ilgiye tersten mazhar olmak.
"I am the embodiment of cosmic balance, what else are you looking for?" diye danismanini alaya almak.
"ben bu boslari gotureyim" ayagina 2 sise sarabi ic etmek, soora onlari halka acip "pure awesomeness! you deserve a reward for daring and courage" lafini duyup "halka hizmet hakka hizmet" nisanini goosune takmak.
erkenden sizip 3'te uyanip "kaatlar!" panigi ile notlamaya girismek. haliyle ertesi sabah derste uyumak, soru soran oorencileri "uyuyom lan gormuo musun?!" die terslemek.
bunlarin hepsinin bir bedeli var...
ama su payeyi kazanmak paha bicilmez:

Turkish Jesus

Dec 12, 2009

brotherly love


Philadelphia sehrinin nice adindan biri, city of brotherly love. digerleri liberty city, indepedence zart zurt. neden? burasi amerikanin ilk baskenti, bagimsizligin ilan edildii, baskenti new yorka kaptirmamak icin ayak oyunun kralinin cekildii yer. e bi de demokrasi ve ozgurluk topu topu 13 "abinin" isi olduu icin "brotherly love" demek de mumkun. kadinlara, kolelere oy hakki yok o dakka. onlar TC ile olucak dunyada ilk kez (ohem). zaten
ilk bagimsizlik savasini da biz yapip mazlum milletlere ders vermedik mi? amerikan bagimizlik savasi neymis, peh.
Sehirler iidir, hele amerikada cidden iidir. kalabalik, irklarin ve siniflarin karismisligi, biraradaligi. Philly (kisaltmasi) ise cidden guzel bi sehir: italyan (Rocky Balboa burali lan iste) ve cin mahalleri ile tam amerikan, "bi git be birader" die azarlayan yasli calisanlari, cana yakin evsizleri ile beni kalbimden vurdu. tabi sadece turist salaklara hazirlanmis kisminda turlamak zorunda kalsam da, arasokaklari ve pazarlari da ele aldim ufaktan ama ghettoya acilma firsatim olmadi.
Philly bagimsizligi, bagimsizlik ilan edildiinde calinan ve fakat nasi catladii hala bilinmeyen cani ve peynirli+ etli sandwich'i cheesesteak ile meshur. 3.su olu hayvan
yemediim icin beni enterese etmio ama Reading sehrine giden seferlerin garindan bozma Reading Terminal Market icinde herseyin taze satildii ve oracikta pisirildi bi yerde bu sandwich'in yapilisini izlemek bile zevkli. Ozet ile izmir sadwich ile benzer ama meta fetishisminin tavan yaptii ulke ABD'de insanlarin kancadan asili etlerin hazirlanmasini izlemeleri ve paketsiz tuketmeleri bana tebessum sebebidir. bladerunner'daki gibi bi pazar yeri hayal edin kabaca.
Italyanlar, kisa esmer amerikalilar... yasadigim eyalet alman/iskandinav kokenli ve ekseriyetle uzun/sarisin hep guleryuzlu olup insanin canini sikmayi becerebilen insanlarin memleketi. Philly ise kisa, esmer, kalin "kacinkurrasi cakal" italyan asillilarin. arizalarin, sokakta ters bakip, "gel abicim gel" diip italyan ayagina yatip bi panini bi cappuccino'dan 20kaat toslayan 3 kaatcilarin memleketi. e o zaman nie sevdin birader diiceksin? guler yuzlu olup yuzune "olur" ama arkandan kufur edenlerden ziyade "yuru kardesim yuru" dien daa samimidir de ondan. ikincisi
siyaseten yanlis ve kentlidir, ilki "size kentte tasra samimiyetini ve aile degerlerini sunuorum" dien siyaseten dogrucu ve ortabatilidir. koylu demedim cunku diil.
minneapolis kirsalin kenardinda sehir olarak ayakta kalma mucadelesi verio. ama bu kirsal koylu diil. yoksa yok olmasina sayili zaman kalmis koylu gercegine garezim yok, bilakis cinde buyuk sehirlere sokulmayan koyluler o komunist partilileri cigcig yese ben burda alkislarim. Ama kirin sarmaladii bi kente, kirsal-kapitalist uc kaatciliklari ile akan ortabatili beyazlari gorunce o eyalet spor takimlari logolu sweatshirtlerini ustlerinden yirtip almamak icin kendimi zor tutarim.
Philly'nin siddeti kentli, tarihi ve ciplak. yumruk atarsa ole karsilik verirsin. Minneapolis'in ki kentli olmaya calisan ve bunu siyaseten dogruculuk ile mumkun sanan, guncel ve dolayli. buna ben nasi karsilik verilir bilemiorum. Yuzune her daim gulen adama yumruk atamazsin. belki bunun icin bu kentte bu kadar cok tiyatro, kutuphane ve anarko-punk var.

Dec 11, 2009

"oh yeah philadelphia" demeden once

"suraya sahane bi philadelphia postu attiricam, bole italyan ve cin mahalleli, bagimsizlik savasli falan. dukkani dolu tutun die once reklam yapiorum..." bole basliicakti mesele ama kapatma haberinden beri tek diiceim: yok lan size Liberty, Bill of Rights, Birth of Democracy hikayeleri! ceddinizi, vataninizi, o bolunmeyen butunlugunuzu, hic bir sey ogrenmeme direncinizi, olan bitenden ders almamayi matah bisey sanmanizi, dinlemeyi bilmemenizi ve ilaveten dusunmek yerine konusmayi marifet sayisinizi alip bi sktirip gidin.


Nov 22, 2009

go flow

etrafta muazzam bi huzun dalgasi var su aralar...herkesi sarip sarmalamis durumda. Gezegenler bir siraya mi geldi? Kisin gecikmesinin basit bir sonucu mu? Enke giderken hepimizi lanetledi mi? cevapsiz sorular...ama belki tek yakin cevap "sen yok, ben yok, biz variz.''

Nov 21, 2009

transclass railroad

meseleyi ve nihayi projeyi surda sonuca baalamistim. o gun bugundur bu ugurda yogun caba harciyorum, ilaveten isi bi seviye oteye tasiyip 1)kendim gibi bu ise gonul vermis insanlarla kontak kurup nokta operasyonlara imza atmak, 2)orta sinif, tercihen ortabati amerikali, sapsallari soke etmek gibi emeller gelistiriyorum. bu surecte neler yaptim, uygulamali inceleyelim:
1) Japon lokantasina ozel locada deniz kestanesi nigiri susi ile sake ve Sapporo, uzerine birinin teklifi uzerine heyecan ile veterans' bara gidis. ne beklersin? tekerlekli sandalyeli, junky, bi gozu cam, tek kollu gaziler ile ucuz fahiseler di mi? transclass proje icin bicilmis kaftan. Mekanin yerin dibinde olmasi istahimi kabartmaya yetti bile. Ama gel gor ki, icerisinin aklimdan gecen goruntu ile zerre alakasi yok! sadece parasini nereye harcayacaani bilmeyen beyaz ortasinif amerikalilar! mide bulantim ucuz parfum kokusuyla daha da sahlandi. taksiye kendini dar atis...
2) yeni alinmis 90 yillik dubleks...buraya kadar beni enterese eden hic bi sey yok. evdeki duvar kaatlarini ve halilarini sokmek karsiliginda pizza ve bira teklifi? sonuna kadar. Ilginc olani, bu ricada bulunan insanin benim evdeki en mide bulandirici odayi temizlemeyi teklif etmem ile uuraadii saskinlik. Alzheimerli bi yaslinin kapatildigi, dolayisiyla tuvalete ve kusmukhaneye cevirmis olduu bi oda bu. duvarda devasa kan/diski karisimi leke de cabasi. Maske, gozluk, dizlikler takilip, yerde 6 saat hali sokme ve halinin altina gecip aac kaplamayi mahveden sivi kalintilarini kabartma tozu ile kazimak... duvar kaatlarini islatinca insan kaynakli kokularin genzini yakan buhari..."bunu yapmak zorunda diilsin" tepkisine gulerek "ben iyiyim" karsilii vermek...bunlar herkesin basina gelebilir pek ala. Ama o halinin altindan cikan SD kartin icindeki "private" klasorunun muhteviyati, iste onlar paha bicilmez....bu projenin guzellii de bu, nerden ne cikacaanin belli olmamasi.
3)iskoc cumalarinda McSorley's ve Glenfiddich ile kisa yoldan sarhoj olmak. bardan elinde viski bardagi ile sokaklarinda icki icme yasagi olan sehre acilma ve o esnada polise denk gelmenin guzelligi, disleri senden beyaz somalili gocmenlere gulumseyip aradan sivismak ve isini bitirince bardagi cope atmakta gizli. Simdi hedef Lars von Trier'in son mucizesi anti-christ'i gormek. sans eseri seni yakalayan ortabati beyazi tanidiklari kirmamak icin ufak bi sapakla yuzyilin en asagilik barina gidis (ozetle, herkesin kendini guzel/yakisikli zannetti, ayni kiyafetli insanlar), peki bu isin hinci nasi cikacak? "cok sahane bi film var, tam cuma gecesi seyirlii" salvosu ile ortasinif beyazlari sinemaya sureklemek, sen filmin acilis sahnesine asik olurken onlarin saskinlik, utanc ve ilerleyen sahnelerde dehsetle donup yuzune bakmalarina tanik olmanin verdigi muhtesem haz.
4) e finale... Le Renard, Mavra ve Le Rossignol...hepsi bi arada mumkun diil kacmaz. Beraber gidilecek ozgurlugune ve bagimsizligina ne kadar duskun olduu ile ovunen ortabatili ortasinif disiye verilen "kisa etek, corap ve topuklu giy, ya da gelme" direktifine harfiyen uymasi "sen kendini ne saniosun pic" dememesi ile transclass projenin ilk adimi basari ile tamamlanmistir. Simdi sirada kendisini somalili gocmenlerin cay ocaginda o bakislardan rahatsiz olmadan cay icmek bekliyor. Rahatsiz olmak, cok rafine bi orta sinif anomalisidir ve ovunmek gibi olmasin bunun tedavisinde hizla yol aliyorum.

Nov 15, 2009

kislak

arasira dag evine kaciorum, malumunuz.

Oct 31, 2009

cadi dediin yakilan bisey

Halloween...korkunun bayrami. Eh, iklimi, hayvani, agaci bambaska bi cografyada hayata sifirdan baslama iddiasindaki beyaz adamin korkudan yusuflayarak ruhlari kovmak icin ilk hasatin urunlerini (kabak) urkunc sifatlar ile kapi onune koymasi yadirganicak sey diil. Cocuklarin kotu ruhlarin etrafta olduu zamanlarda korkunc kiliklar icinde kapi kapi gezip seker istemeleri de uydurma diil sonucta, cocuklari ruhlardan korumaktan tutun da "trick'o'treat" sorusunun ya huner ya yemek ya da canin anlaminda kotu ruhun mimiki olduu da bi yinyillik bi gelenek. Ramazan bayraminda cocuklarin kapi kapi gezip seker istedii tek musluman ulke olmamiz size bi sey hatirlatmio mu? ben annemden hayvan kiliina sokulup komsu evlerden sekerli hamur istemeye yollandii bi kutlamanin hikayesini dinlediimi hatirliorum. bak sen? lan yoksa?!
bu ulkede yetiskinler icin parti demek, halloween. It gibi calistirilan insanlarin bos zamanlarinda icki, kostum ve azitmaya meyletmeleri kadar normal bisey yok. ama ben ne "normlarin altust olusu, iktidarin basasagi edilmesi, hedehodo" bokundaboncukbuluculuunu, ne de "sistemin gazi alinio bolece oluom" die ahkam kesen kendiniherkestenakillizannetmecilii tasvip ediorum. her ikisi de hicbirisi de...
Elde 90 yasinda, yeni alindii icin bombos bi dubleks varsa orda halloween partisinin hasi olur. hele ki evin ilk sahipleri o evde delirerek olmus ve arkalarinda duvarlara ne idigu belirsiz lekeler birakmislarsa yemedeyanindayat bir halloween partisi olur. 30 kisi, siselerce icki, haliyle seviyeli muhabbet bi yere kadar. "On the waterfront" filmindeki barlon brando tarzi yuksek bel pantolon, yumurta topuk ayakkabilar, bele kadar acik siyah gomlek, boynumda haclar, cevsenler, kafamda denizci sapkasi sette donen funky bir melodiye uygun adimlarla pacalarimi savurarak merdivenden inerken karsimda paltosunu cikaran bi "sailorgirl..." Son iki basamagi yetmisler action filmleri tadinda atlayarak inmem ile "benimsin denizci kiz" die kendisini belinden kavrayip kendime cekmek zorundaydim. "naapiosun ya gerizakali?!" demesini mi bekliodunuz? halloween diorum... "take me sweet sailorman" diip aynen karsilik verdi tabi ki. gece boyu daa once birbirini hic tanimayan 2 insan olarak "denizci cift" ayagina yattik. eelendik mi? fazlasi ile...cok pis belalti sakalar yapip, birbirimizi taciz ettik mi (literally manually)? ettik... sora parti bitince herkes efendi efendi yoluna koyuldu.
Adini sormadim asla da ogrenemiicem, "i will never forget my norwegian sailorman" die fisildamasi "sadece saka" olarak aklimda kalicak. halloween bu, anlayis bu. kutlu olsun.

Oct 3, 2009

breakfast at neo-nazis'

In the wake of the racist attacks in Brooklyn Park last week, the nazis' threat cannot be ignored. They plan to bring their racist, homophobic, anti-immigrant, anti-Semitic message of division and hate right into the heart of the city. They must not go unopposed!
Cagri boyle idi. Cuma aksami okudum, katilmasi muhtemel arkadaslara forwarladim emaili. Mesele burda tartisilmiicak kadar ayyuka cikmis bisey zaten. Bana sadece cokcokcok oznel bi tecrubeyi aktarmak duser.
Sabah neo-nazilerden korunulucak mekana vardim, millet coktan toplanmis hatta tam yuruyuse gecmek uzereydi. solcu tayfanin yani sira, anarko ve crust punk tayfa bariz cogunlukta idi. yuruyus merkezden mahallenin icine sloganlarla devam ederken benim kacirdiim neo-nazilerin kortejin onunde polis korumasi altinda arabalarina goturuldugu gerceidi. etrafta arkadaslari arama maksadi ve berbat bi zamanlama ile arabalarina binmek uzere olan dazlaklara yuzyuze kalakaldim. Standart dangalaklar: combat botlar, kazilmis kafalar, deri montlar, elde emperyal kartalli amerikan barragi. Olaydaki matematiksel dengesizlik neo-nazilerin 4 kisi olmasiydi! bi anda irkcilari koruyan polis ile (aa ne kadar sasirtici!?) onlara girismek uzere hazir punklar arasinda itismeler, tekme savurmalar, kufurlesmeler ve tukurmeler basladi. Manzara ozetle soyle: yol kenarinda bi araba, etrafinda 4 neo-nazi, onlari zopalamak isteyen 100 kadar anarko/punk ve aralarinda polisler.
ve ben bu esnada aramizda 2 metre olan cene sakalli dazlak neo-nazi ile anlik goz goze geldim, refleksi bi haraket ile aazimdaki sakizi olanca kuvvetimle yuzune dooru tukurdum, itisme aninda sakiz adami iskalayip arabanin uzerinden sekti gitti. Adamla bi an goz goze geldik, pismanlik ile catilmis kaslar, utanc ile yere bakan gozlerin bas hereketi ile gozlerime anlik takilmasi, dudaklarinin sanki aalama oncesi buzulmus hali.... Bir insanin utanma haline en cirilciplak hali ile taniklik etmekten ya da buna sebebiyet vermekten diil, o goz temasinin anlamini cozemediim icin yaklasik 2 saniyede nefretten utanca ordan korkuya sekiverdim. arabalarina binip uzaklastilar. Sonra ogrendim ki hep ayni 4 kisi imis bunnar.
Irkciliklarina mi kopurmeliyim, fasist olduklari icin sopayi zaten hakkettiler hakikatine yeniden mi sarilmaliyim, amerikan kollektif politik eylem kabiliyetsizliklerine -- bole bi hadiseye 4 kisi geldiklerine mi aciyayim, utanma hallerine kanip "ulan belki onnar da pisman oldular" diye mi inanayim, yoksa kitle galeyanina ku kadar cabuk gelip bi insana saldirma potansiyelim karsisinda sasirmali miyim bilemedim. Galiba o neo-nazinin utanma ile yenilmislik arasi haline taniklik etmem ile onun benim saldirgan halime taniklik etmesine benim taniklik etmem beni anlik bi felce uuratti. parallax bu, anca basina gelince anniosun. ne hissediceimi bilmiorum ama yine de bos gecmeyeyim: fuck nazi sympathy ulan!

Sep 28, 2009

orda...

...pek yakinda, cok da acaip olmayan bisey var. ustelik metal3.0 da ikrami.

Sep 18, 2009

look me in the I


Onemli Not: bu yazi full-speed blasphemy genellemeler icermektedir. Bilimsel bi yazidir, herhangi bir ozel kisiyi hedef almamaktadir. Galeyana gelmeyiniz, asaadaki dugmeyi tiklayip kendinizi bilimin sicak kucagina birakiniz!

Girizgah:Kendisi ile aramizda bi mutabakat var. Ikimiz de birbirimizin islerine karismiyoruz, dertsiz yasioruz. Tikaat! mutlu mesut demiyorum dertsiz diyorum. Evet bildiniz, allahtan bahsediyorum. Ama halk(a) arasinda kendisinin ihsan ettiine inanilan cesitli guzellikler var. Ben benimkilerin bana annemden gectiini dusunuyorum. Dediim gibi meseleyi acmiicam cunku allah ile birbirimizin islerine karismama sozu verdik.
Mucize: Velhasil kelam ben de vucut bulan guzelliklerden biri -- siz bunlari mucize olarak da kabul edebilirsiniz -- orospu cocuklarini, icten pazarliklilari tami tamina, bak abartmiyorum 10 saniyede tanimamdir! can kozanoglu'nun merkez sag alt dudagi dedigi bir facial tini vardi, bakiniz Yavuz Donat. Benzer sekilde gozlere odaklanmak gerekiyor, gozlerden bagimsiz yuze ifade vermeye calisan gulumseme odakli dudak eylemleri ve akabinde seni suzen gozler: iste bi orospu cocugunu buldunuz. Kavram bizi yaniltmasin orospu cocugu burda pejoratif anlamda kullanilmiyor, gundelik anlamiyla benimseniyor. Gozler burda onemli; surekli buyuyen kuculen bebek, kisa ve ritmik donusler (ayni bolgenin birden fazla kontrol edilmesi demek) ve muhakkak bu gozlerden bagimsiz gulumsemeye calisan dudaklar. Su ana kadar yanilmadim, su ana kadar "olm adami kardes belledik, bize neler etti" demedim.
Ilm-i akvam-i tenasul: Erkeklerde bunun tespitinin daha kolay oldugunu solememe bilmem gerek var mi. Erkeklerin idaresi cok kolay ve zevkliyken (siz onun orosppu cocugu oldugunu tespit ettikten sonra, mesafeli olmanizi onun sizi kankasi zannetmesi kadar izlemesi zevkli bisey yoktur), disi orospu cocuklari ise tarafinizdan tespit edildiklerini anladiklari an mesafe koyan hatta bunun icin sizi suclayan taraf olurlar. bu farka dikkat etmeli.
Nihayet-i hayriyye: Insan sarraflii her iste olduu gibi yetenegi tecrube ile harmalamaktan geciyor. pedogoji iliminin belirttii gibi terbiye edilmemis yetenekten ziyade kafi miktarda lakin egitilmis marifet daha makbuldur. Evvela kendimizi bi ustanin yaninda cirak eylemek ardindan da calismak, calismak ve calismak bizim icin hedef olsun! cunku etrafta cok orospu cocugu var.

Sep 14, 2009

Sep 1, 2009

Zekayi bi de burda ara

Insanlarin zekalarini tespitlerinden olcmek ziyadesi ile mumkundur. Ama isin nirengisi bi berberin sac kesimi ile ilgili yaptigi yorumla Kant'a selam caktigi, bi bakkalin iyi pirinc uzerine demecinin evrensellik/tikellik tartismasina parmak bastigi anda saklidir. bi anda sactan, bulgurdan devrimci kivilcima uzaniverirsiniz.
Rijkaard, Türk futbolunu tanımlaması istendiğinde, ''Aslında her şeyden biraz var Türk futbolunda... Ama hiçbir şey tam yok. Bu işi hem zorlaştırıyor hem de komplike hale getiriyor" demis. Bu cumleden futbol lafini cikarin, yerine istediginizi koyun. kah demokraasi ossun, kah kadin haklari ossun. Turkiye'nin "koyunun olmadigi yerde kecinin abdurrahman celebi oldugu" ulke tespitinden sonra bu tespiti memleket taniminda tepeye koymak gerekir. Sirf yerinde oldugu icin degil, yorumu yapan adamin, durusundan da dolayi...kendinden yasca, kidemce, kariyerce buyuk Neeskens ile beraber TC'de spor yazari musvettelerinin anlamadigi 2-teknik direktorlu (TD) sistemle calismasi ve her vesilede asil kendisinin Neeskens'in ciragi oldugunu sezdirmesi (bu da futbolda despot/lider TD kultunun umarim bu ulkede sonunu mustuluodur). Millet icraatlarini yaglarken "daa cok calismamiz lazim" demesi, idealistligi, kollektif hareket kabiliyetini gelistirmenin bireysel kabiliyetlerle mucadele etmekten bin kat daha zor ve mahiret gerektirdigini tekrarlamasi, onun birbirinden ayrilamaz iki seyi nasil sahane tasidigini da gosteriyor: Zeka ve Edeb.
Rijkaard belki standart anlamda basarili olmayabilir bir futbol teknik direktoru olarak; ama en azindan Daum gibi turkiye deyince kamera onunde cay icip "der turkaiy, shok gujel" demiicektir. Cunku o idealinin evrensel olan ile temasi telasinda. Alenen gizli bir anarko-komunist o! aksi iddia karsi devrimciliktir!
roportajin devami icin tikla
Sok edici son dakka bilgisi: Wikipedia Johan Neeskens 85'te Minnesota Strikers'da oynadi diyor! neler ooluyor!? Asli astari yakinda burada.

Aug 30, 2009

the return of the return

Ve back in town, en garde! obur dukkani da acik tutuyoz artik. ilginclikler, maceralar ve akil almaz entrikalar dolu bir yazdan soora eve 3,5 saat rotarli 9 saatlik bi ucusla dondum. himm, siradisi bi temizlik ve tazelik kokusu!? megerse nedeni belli imis: ev ahalisi tekmili birden (zaten 2 kisiler) manita yapmislar. eh disi manita saolsun, erkek cinsini magarasini temizlige itiyor. o konuda sikayetim olmaz, olamaz. hem yengeyi de taniorum, erkek ev arkadasimla (artik adini da veriim: bobby) futbol geyigimize balta vurmiicak kadar olgun. lakin, artik kendisine ayri bir post acmam gereken evin 4.su (havali pici benim tabirimle, ama bobby'ye bunu tercumede zorlaniorum), canimiz huskymiz, nam-i diger Zamboni Driver, "aga yillarin hatirasi yok mu" deyip arizaya baslamis. yengeye havlamalar, yastiklara girismeler deyme gitsin. halbuki manita eli kendisine bile ceki duzen vermis alenen; hep pacoz bi deri bi kemik olan rus cocugu kilo almis, kurku yenge tarafindan duzenli tarandigindan isiltili bi ahenge kovusmus.
disi ev arkadasi da, Jenn olur kendileri, manita yapmis; hatta ben geldiimde eleman evdeydi. yanniz kendisine bi nebze zatimdan bahsetseydiniz be. adam ben anlattikca sasirdi, o sasirdikca ben sasirdim. bunda uzerimdeki "saha kiyafetlerimin" de etkisi vardi muhtemelen. oyle ki sahada iken, research subject deyu adama kullahi tersodan geydiren kuntizler bile "hocam tam arkeolog gibi olmusunuz (ki alakam yok arkeolojiyle), bi sapka eksik ehuehu" (bu da ayri bi post konusu) bile kafa zitmisken elin amerikalisi ne etsin?
bu hocalik ve doktoracilik, cakal biri olsam bana ole ekmek yedirirdi ki esasinda. inanmayan bi ucakta vuku bulan asagidaki dialogu okusun:
gpm: rijkaard costurucak takimi gor bak.
kanka: ole ole
amerikali milf hostes: ne aksani sizin bu konustuunuz?
gpm: turk...doktora gorencisiyiz de...
amh:aa...doktor musunuz? (halbuki grad student dedim, artik nerden cikardiysa)
kanka: yok, biz...
gpm:evet, doktoruz! ama bir toplum, bir kultur doktoruyuz adeta! (yeni tanistigim insanlarla dalga gecme uzerine ihtisas yaptim)
amh: medical vibe die bi social network var bilio musunuz? kesin bir bakin, her cesit insan herseyini paylasio(!) dostluk, sosyallik girla...
gpm: ha tabi tabi, neydi adi medical vibe mi?
hostes apla iice geyikci cikmistir, ne olmaktadir?:
amh:ne icersin?
gpm:su sadece
amh: anlamadim?
gpm:su bi zahmet
amh: nasil?
gpm: su almak istiyorum, su..
amh:hahaha (suh kahkaha) anladim yahu sadece aksanin cok hos tekrar duymak icin sordum ole.
gpm: [gulumserken sovme efektleri]
kanka uyur, ben pesi sira filmlere gecerim. hostes apla eksindan geri durmaz:
amh: (omuzu pitpitlayarak) kartimi vereyim sana...
gpm:peki, ehem, linda.
amh: (omuzu pispislayarak) bak muhakkak bekliyorum seni medical vibe'a.
gpm: tamam bakicam, tesekkurler.
o kart ne miydi? apla medical vibe denen bir sosyal ag oldugunu iddia ettigi haltin kartini basmis, ustune de nickini yazmis...nickini yahu! yani bole blogspot altinda maksimov yazdigini dusunun ole sacma bisey. sallamadim tabi ki medical vibe falan. soora fesat bi arkadas "medical vibe, nedir? orgazmdir! orgyci olm bunnar eyeswideshut hesabi" die ufurdu. biraz iskillendim ama anca bugun baktim, cebimden kart cikinca. hostes aplamiz da bir iki fotosuyla arzi endam eylemis. hakkaten sacma sapan bir sosyal ag imis. ya da ben saf hala ole zannediyorum.

Jul 8, 2009

white as bread


meramima bu kadar iyi parmak basan bi blogu umum ile paylasmamak dangozluk olurdu.

Jul 4, 2009

gun geldi!


dogu akdeniz'de buyudu cogu. soora sacildilar...konstantiniyye ve angorada palazlanip cihana yayildilar. apollon vucutlu lakin hermes kuntizliinde "haytalar guruhu" olarak nam saldilar. elektronik grup zannedenler de oldu, anarsist olduklarini dusunenler de. Aslinda herkes gibi siradan insanlar: iclerinde baba olanlar, ingiltereden teknik direktor lisansi bulunanlar, okyanusya'da timsah kovalayan, Nu York'ta dondurma kralligi kuran, Cin'de toprakla hemhal olan da var sol(!) partilere danismanlik yapanlar da, musa eroglu'ndan icazet almis saz erbablari da.
Ortak noktalari mi: bugunun isini yarini erteleyebiliosan, oburgune de erteleyebilirsini siar edenmis olmalaridir. on kaplan, kankalik...bunlarin capsiz ve kifayietsiz kaldigi anlardan birindeyiz: ortak olun
gpmaksimov adamsende

Jun 30, 2009

yayinci kurulustan kamuuyuzuna duyurulur


selam kamuuyuzu, ben yayinci kurulus. belirli bi zamandir gp maksimov uzerinden aranizda baara baara soyleyemediim seyleri soleyerek gonul eglendirmek ile mesguldum. Kimileri oldu bu karakter ile beni bir tuttu, kimileri oldu bunun yuzunden alindi. kimileri oldu beni gp maksimov gibi yasayan biri zannetti. ama ole diil. o sadece bi sanri, yazmaya yardimci olan bi sekreter hatta mektubu daatan bi "envoy." Freud'un id'i, mahallenin iti bildiiniz.
bu karakterin varligina ve onun yazmasina vesile olan fiziki sartlar simdilik ortadan kalkmis bulunuyor. bunun halet-i ruhiyem ile zerre alakasi yoktur. baska bi ulkede yasamak, kultur/sinif/irk/cinsiyet farkliliklarini daha keskin olarak gormek, bana normal gelen beseri davranislarin anormal, anormal olanlarin norm olduunu farketmek sebep oldu bole bi karakterin olusmasina. Ilaveten sinirlenip laf soleyemediim durumlar icin kendisini alenen somurdum.
O fiziki sartlar simdi mevcut diil...onun icindur ki gp maksimov'un orta sinif dusmani ahlaki bi sureligine kendini bu blogta askiya alacaktir. Salt, not defterinde yer alan eski konular celik gibi disiplinli proleter durus geregi kendisi tarafinda bu blog'a post edilecektir.
Yine de kendisi ile yuruttumuz gorusmeler sonrasinda isim hakkini kisa sureliine kurulusumuza devretmis bulunmaktadir. Halkimizin yuregine su serpilsin! Yayinci kurulus olarak ilani yakinda buradan da duyurulucak olan yeni (fakat kendisi eski) bi olusumun parcasi olarak, gp maksimov'un zevzevkliinin yayilmasina yardimci olacagimizi duyurmak isteriz.
yayinci kurulustan kamuuyuzuna duyurulur...her nerede yasaniyor ve yaslatiliyorsa

Jun 16, 2009

ein bahne strasse

soranlar oldu haliyle "neredesin ibis" minvalinden...tabi kimse bilmez Rijkaard nasi oldu da imza atti, Neeskens beraberinde geldi. Frank'ima nazim gecer gecmesine de, Johan buyugum bi yerde. madrid'de mesai harcamak gerekti ufaktan anlicaaniz. "esya toplamaya el atar misin haci" deyince frankciim ile ister istemez bi amsterdam yaptim.

ustune 3 gunde 3 ayri sehirde 2 dugun 1 cenazeye katildim. yani herkesin her an yaptii seyler -- c'est la vie. holding falan kurmadim, depresif degilim, temizlik ve gizlilik halen esaslarim.

May 24, 2009

let's go to DMV* and get an ID

derken hayat "dolce vita," baslar. hemen en shik ve en gentrified muhit "ah her aksamustu birami orda icmezsem, hayat cekilmez olur" yavsakliiinda mimlenir. gizli sosyopat ama gusto sahibi guruhun icine kaygalanlastirici ile karisilir. nehir kenarinda yurulur, tarihi mahallede evler bakilir "himm belki birgun" hayalleri kurulur. luks marketlerden alisveris yapilir, en az 2-3 peynir cesidinin ve gourmet buffet seceneklerinin mudavimi olunur." ah ne guzel, her yere yurulerek gidilebilioo" sapsal ifadesi yuzde, ahkam kesilir. daha otobusle tanisilmamistir...
derken hayat "aci-tatli" baslar. derler ki calisiosunuz gidip, sosyal guvenlik karti cikarin. su otobusle gidin. otobuste "nerde o yakisikli/guzel insanlar, her daim shiklar. subaru'lu young couplelar" aptal ifadesi yuze yerlesir. yoksullarin bu ulkede kilolular olduu ogrenilir, mide hafiften kalkar. Sosyal guvenlik ofisinde gercegin colune buyur edilir, aaz acik bunyeli bizler. amerikan ruyasi yuze tokat olarak shaklar. mekandaki tek beyaz, "white trash" olmayan etler -- korku ile titrer.
bi daa bu iki muhiti de donulmez..."south side" ile kaynasilir, muhitin cocugu "slug" ile hisdas olunur. atmosphere yaratilir:



*DMV: department of motor vehicle, burda kimlikler (ehliyet ve eyalet kimlikleri) bu ofisten alinio. basliga ilham da baska post konusu. klibi oynatamayanlar icin link de burada.

May 20, 2009

kardesimle tanisin: brother ali

Atlanta su an ameriganin hip-hop baskenti, piyasa nu york'u gecti bile. Minneapolis (ya da St.Paul ile Twin Cities) ise underground hip-hop'un yukselen kalesi. ben kendisi ile yeni tanistim, onun icin biraz mahcubum ama Brother Ali, minneapolis'in suc, uyusturucu, yoksulluk yuklu tarafi kuzeyden - vakti zamaninda yoksul yahudilerin de yasamaya zorlandii kisimdan sahane bi MC.
Kendisi ne beyaz ne  de siyah, kardesimiz ali albino! bunun icin beyazlar tarafindan itilip kakilirken somalili gocmenlerle kanka olmus (ek bilgi: somali'deki ic savastan kacip buraya yerlesen somalililerin %80 iskence kurbani, kaynasmalari bundandir belki). Esinden bosandiktan sonra tek cocugu ile bi sure evsiz olarak yasamak zorunda kalmis. Uzun yillar siyah, musluman bir genc zannedilmis kendisi; bunda sahne adinin ve bazi sarkilara besmele ile girmesinin payi cok tabi ki. Beyazlar'a da "beni beyaz zannedip bas taci edenlerin aazina sicarim, bunda zerre haklari yok, itip kakarken iidi picler!" minvalinden sovmus. Unlu olmasi amerikkka'ya saydirdigi su sarkisi ve klibi ile olmus (klibin sonundaki tsorte bi dikalayin! sozler de burda).
Ozetle kendisi salt ii bi musiki erbabi olduu icin diil, gocmen oldugu icin de bu
blogda arzi endam ediyor. yok eger siz gocmenlii, bi yerden bi yere fiziki hareket olarak algiliorsaniz o dakka ben susarim rahmetli dangalak mustafa tasar konusur: "siz hala biraktiimiz yerde mi otluyorsunuz?" yok eger siz punk olmayi elektro gitar zannediosaniz o dakka ben susarim Rob Kelly ve Slaine yanina Andy Lee'i alip yuzunuzu kaldirima yaslarlar.
Asagidaki Sarki Brother Ali'nin son EP'si "Truth is Here" icinden "philistine david." Sozleri nette yok lakin filistin meselesinin herkesin kendi kisisel meselesi oldugu bu kadar guzel mi anlatilir dedirtten cinsten.



May 19, 2009

gol kafamla gelen suttur, part-2: ya da adam harcama ulkesi torkiye

Sikici (noktasiz/noktali "i" ile okumak size kalmis) bir tespit asagidaki ama deginmek lazim 19 Mayis genclik bayrami munasebeti ile.
hakikat su: Aragones'in gitmesi ile Euro 2008'de yari final oynamis takimlarin tamaminin hocalari turkiye'de harcanmis olacakmis. haa fenerbahce denen hilkat garibesinin herhangi bir seyine ufacik kotu bisey olsa, ben burda gobek aatarim, o ayri...
bir de vakti zamaninda torkiyede "sazina hakim" olan, demem odur ki isini en ii yapip alcakgonullukte de gonullere taht kurmus, ve en onemlisi kendisini ciddiye almayan (bu dunyanin en onemli meziyetidir, bu meziyet sizde yok ise gun gelir sizi de benzetirler bi tuvallette serdar ortaaci benzettikleri gibi) boyle bi adam vardi...nerde bu adam? yok, memleketine kacti o da. nice ornek var daha senin etrafinda annem, sen de biliosun.
Met-Ust demisti: bati tuketim toplumu ise bizimki adam harcama toplumu. yeni kitada etraf zibil gibi hintli ve cinli dolu. e noolacaadi baska? kalabalik nufus, az is...burasi onlar icin ekmek kapisi. ha bu tespit hintliler icin gecerli ekseriyetle. cin komunist partisindeki kodamanlarin cocuklarinin bu ulkeye okumaya yollandigi yonunde bi duyum aldim, ufaktan kenara cekmeye basladim sari irkin burdaki neferlerini sorgu icin (ek bilgi UCLA'den sonra UofMinnesota ABD'deki en kalabalik cinli ogrenci nufusuna sahip).
Velhasil kelam, ulke nufuslari ile oranlarsak ABD'de en kalabalik yuzdelerden biri turk ogrencilere aittir, bu sahsi kaanatim, evet. meseleyi bulandirmayalim, bircok hususta olduu gibi akilli davranan gencler, harcanacaklarini bildikleri canim ulkelerinden kaciolar (kendimi katiyen bunlar arasinda saymiorum cunku 1)akilli deilim 2)what is turk ulan?)...bunlarla, torkiye'de kalanlar yepyeni biseye imza atiolar yavastan...ortalik cok karisacak, benim bile avuclarim kasinio. hayirsizliklara vesile olsun diip bu sikici tespiti nihayete erdiririm...

May 13, 2009

titreten naameler

Musik 2.0 diorum, Black Strobe diorum... Muzik hakkinda cok yazip cizmiyorum bloga cunku zaten surada o isin kralini yapioruz en devrimci kankalarimla. ama arada bole, beni sokaklarda ayakla ritm tutmadan baslayan, o ritme uyan omuz ve kalca hareketleriyle devam eden nobetlere surukleyen ritmler olunca sizle paylasmamak allaha kufur etmek olur. o da baska baalamlarda yapmadiim sey diil ya...neyse, enjoy my friend.

May 10, 2009

enstantane-5: me, her, me her??!!

Ben bugun soyle bisey gordum bir yandan yemek yerken favori mekanda, bir yandan da teslim edilmesi gereken bir odev uzerine bir arkadasimla tartisirken: dat-dat deyu korna sesi gelio disaridan. biz de cam kenarinda oturuoruz ama ben "nooluo lan orda" die kafasini flamingo gusu gibi kaldirip vara yoga reflex veren bir turk erkekcigi olmadim icin orali olmuyorum. arkadasim "baksana, baksana" die disariyi gosterince, bi de ne goreyim: bi araba'da 4 shik delikanli bize dooru el kol isareti yapip uzerinde telefon numarasi yazili karton parcasi salliolar. hemen idrak edemedim hali ile...sonra arkadasim "eki-eki gay cocuklar seni caariolar" dedi. benim tepkim "yok ya, guzel kadin sensin bence numarayi sana yolluyolar" oldu. dangalak  turk erkegi tribi yapip " la ben sizin eamuguza korum" die camdan yari belime kadar girip dil 2ye katli isirilmis, bi goz kapali sekilde elemanlara yumruk saydiricak halim yoktu haliyle. el kol isareti ile genclere "aplayi mi istionuz, beni mi?" die sordum; arkadaslar benden beter it-kopuk imis, hep beraber "2inizi de" el isareti yaptilar. birami sereflerine kaldirdim, o sirada isik yesile donerken "sorry, but we are writing papers" die seslendim ama aradaki cam ekandan sesim gitmedi...ii ki de gitmedi...odev bu, boru mu?

May 9, 2009

enstantane-4: running in the mall(room)


Kirbacli abiyi gordugum gun ben sole bisey daa gordum: Minneapolis'te amerika'nin en buyuk alisveris merkezi var, sehirde sadece mall die bilinir. aptal eyaletlerden turist kafileleri gelir falan. benim de yolum dusmuo diil yalan yok, cunku evimin dibinden trene atladiim gibi 20 dakkada ordayim. velhasil kelam o gun ben mall'da kosan bi cift gordum! yanimdan fist die gecerken bi de disi erkegine "bak ben sana demedim mi hulusi, ne guzel fikir mall'da kosmak" dedi. e haliyle ben once donakaldim sonra turkce okkali bi kufur patlattim. amerikali arkadaslarima saskinliimi ifade derken onlar pek bi soguk kanlilik ile: a) hava soguk olduu icin mall'da kosulardir b) guvenli olduu icin mall'da kosuolardir c) radikal eylemciler olduklari icin mall'da kosulardir gibi gerekceler one yuvarladilar. yahu bunlar ellinin uzerinde ust sinif bi ciftti, guvenligi yiyeyim burda herkes sokakta yaz kis kosuo, hem mevsim bahar olmustu. radikal eylemci olsalar basimla beraber ama diillerdi. Yahu bu kadar kopulur mu? bi insan mall'da kosar mi? mal ise kosar tabi mall'da, benimki de soru ama yine de hala "tuh allah sizin mustehakinizi versin" demekten kendimi alamiorum...
turkce dumduz gitmek derken, mall'da memleketten tek kanka ile turkce konusarak volta atarken yanimizdan gecen bi arkadas aynen sole dedi turkce: "merhaba arkadaslar, ogrencisi misiniz?" "ee, evet?!" "peki o zaman, ii gunler." vinn gitti abi. finito. demek ki neymis, mall'da kosan sosyopat amerikali ciftlerin yaninda sakinilmasi gereken manyaktan hallice turkler de varmis. gariplikler ulkesi amerika...

enstantane-3: hocam hayirdir kirbac?

3 hafta once soyle bisey gormustum kampuste yururken: bi eleman, gencten, elinde en az bes metrelik bi kirbac saga dola saklatiyor! once sesi duydum " bu ne la, ne oluo? derken abi belirdi calilarin ardinda. bole kendine bi meydan tahsis etmis, hafif donmeler yok efendim bilek hareketleri yere saklatip duruo kirbaci. derdi neydi, birine mi kizdi, tiyatro ogrencisi miydi bilemedim. son ihtimal mumkun, derse bi ogrenci 19yy. sihirbaz kiyafeti ile gelmisti, sonra "sapka'dan tavsan cikartican mi?" die sorunca, "sanatciyim ben ayip oluo" tribinden bozuk attiydi. e haliyle odevden dusuk not aldi, "artizligin bedeli" dielim. gariplikler ulkesi amerika...

enstantane-2: fire me man, hose me down man!


Bugun ben sole bisey gordum top oynamaya parka giderken: 2 kocaman amerigan itfaiye arabasi park edilmis, kapilari acik birakilmis olasi "yangin var kosun" ihbarini duymak icin,  ve itfaiyeciler basket oynuyo! top oynadiimiz kral bi arkadas "boyle hareketleri bu ulkede gormek insani umutlandirio dedi" (cunku amerika onlemler ve bu hususta zinhar taviz vermeme ulkesi). biz top oynarken bu "truck"lardan biri sirenleri cala cala gitti. "aha yangin mi?" derken diger araca kalan abilerin tingir mingir binisinden trafige takilmamak icin sireni koklediklerini anladik; ben de uzerine "bu haraketleri bu ulkede gormek insani umutlandirio" dedim.
bi ara mac esnasinda bi arkadas sole onerdi: "topun havasi inik, itfaicilerden pompa mi istesek, kesin vardir onlarda pompa, itfaiyeci ya bunlar vardir kesin." off, off ne yapacaiz bu pornoda gordugu herseyi gercek zanneden kusakla, bilemiorum...

May 8, 2009

minnesota...adana. bunlari kardes sehir ilan ettim gitti.

Istanbul'da yasar iken okulun etrafinda (okulda demiorum bak, pek okula tesrif etmezlerdi), koyu tenli ama oksijen sarisi sacli, bagara bagara konusan kadinlar; etiler/bagdat caddesi maymunlugunu hemen kampuse tasiyan (o zaman kafayi jole kovasina batirip, elde cuzdan, sigara, cep telefonu, araba anahtari ile gezmekti. bilmem simdi nedir.), araba, cep telefonu ve disiden gayri meraki olmayan, fatih terim gorunumlu ama kendini costacurta zanneden erkekler vardi. sonra ogrendim ki bunlar adana menseili imis...
sonra buraya geldim, burda da dogal sarisin olan ama solaryum'da maymun kasesi ile havuc rengi bi renge sahip olmayi marifet ve bronz sanan, San Fernando vadisi emekcileri (bir kisim erkek okur anladi kelamimi) gibi "oh my god, awesome" die baararak konusan (adanaca muadili "kiziaam") kadinlar; boxer deseni sortlarin ustune enine cizgili polo tisort, bi beteri beyaz triko hirka giyen, bogurerek konusmayi marifet sayan ama kavga cikar gibi olunca hemen kacan erkekler var. 
Ogrendim ki bunlar minnesota'nin suburblerinde yetismis mid-west menseili imisler. abercrombie-fitch ile beslenirlermis.
Ulan siz iki cins bu cihana ceza misiniz?! elle tutulur neiniz var acaba feci merak ediyorum. sizden azcik zeki, edepli insanlari sindirmek ve bezdirmek; nerde vasat bi sey varsa onu bayrak etmekten gayri ne biliosunuz anlayabilmis diilim. belli aacta bitiosunuz, eh naapalim dal budamak da su dakkadan sonra bizim mesgalemiz olsun o vakit.
Resimlere not:ustekiler, iste o solaryum tenli minnesota disileri. alttaki de bizim adanali, aradan 25 yil gectikten soora, yuvarlak cerceveli yuppie gozluu Oliver Peoples ile basin aciklamasi vermek demek, o ozendiin capello'nun da senin gibi adanali olduundan gayri ne soyler ki bize (esortman ve altin bileklik eslesmesine deinmeye gerek var mi)? beter olun. imparatore imis, lakabinin italya'da cavus olduunu bilmioz sanki.

rezil, vezir, danisman


bu danisman onemli mesele...neden dersen, doktora bi kere cirakliktan ote bisey diil. e haliyle ustan ii ise, sen de kenarindan kosesinden bisey kaparsin. dogrudur, adam/kadin isinin ehli mi bakmak lazim, ki sana da el versin sanatinda. ama "kariyerist" isen ve danismanini ona gore secmek gibi bi eblehlige kalkistiysan iste orda sictin. danisman dediin, seninle ne kadar duzgun iliski kurabilio ona gore secilmeli, beraber yemek yediiniz yerde garson'a tavrindan bile danismanindan cacik olup olmayacagina karar verebilirsin.
buraya gelmeden once tanidiim bi adam diildi. aslen guney koreli, 20 yildir yeni kitada yasio. japon, bilhassa yakuza isadamlarina benzio. bi vukuati olmus ki yuzunde kocaman bi facasi var. daha hic kot giydiini gormedim, dedim ya yakuza ve pep guardiola arasi bi cizgisi var. siki takipcisim, nasi kilik kiyafet secilir onu bile anlatir. hayatimda ilk kez bi erkege "ayakkabilarina hasta oldum" dememe sebeb olmustur. Durusunda hep gormus gecirmislik ile her an ariza cikarabilirmislik arasi bi gerginlik tasir. katolik okulundan terk, papaz olmak uzere iken cuntaci bi babanin oglu olduu icin ulkeyi terk edip buraya felsefe okumaya gelmis biri. 17 yasinda evlenip 35 yasinda bosanmis. ideali sofor olmakmis. kelli fellilerin olduu bi toplantida "soforum, bos zamanlarimda da bu bolumde takilip ders falan veriorum, heidegger okumayi seviorum" diicek kadar kendisini alaya alabilen bi adam.
"canim sikkin" dediinde "gel arabayla dolasalim" diicek, bi sonraki rastlasmaniz da "e simdi nasilsin" die can sikintini kendine mesele yapacak kadar akademik safsatalari hayatinin ilk mecrasi haline getirmeyen bi insan. meslekdaslari yuzbinlik evlere mortgage baalarken, bi goz evinde kirada oturan bi yorgun ademoglu. dialoglari takip edelim, nasil nuktedan bi insan olduunu, bunu bana da ufaktan ogrettiine taniklik edelim, adi H olsun:

H: Zizek'in Siddeti yaninda mi? (Zizek yazar, Siddet de kitabinin adi)
M: yok, benim siddetim bana yetio hem. ha zizek tarzi tokat nasi atilir gibi bisey soruosan onu gostermeye calisirim.kehkeh
M:Cok basit bir soru sormustum...

M:bugun odandaki kadin kimdi? daha once de gordum, ogrenci falan mi?
H:yok sanatci, ama oto galeride satis elemani (!), minyatur pisuar calismasi hakkinda bi iki sey sormaya gelio haftada 2 kere. ne o, ilgilenio musun kendisiyle?
M:neden olmasin, guzel biri bence.
H:Onunla bicok kisi ilgilenio ama benden solemesi!
M:hohoho, rekabet kokusu aliorum...
H:hak eden kazansin.

M:ayakkabilarin sahane! nerden aldin?
H:amazon!
M:amazon'a H'nin cikolata kahvesi botlari die yazinca cikio mu hemen?
H:haha, markasini yollarim tamam.

H: Orospu cocuu, pic! (derrida'ya sovuo)
M: nooldu ya?!
H:bu kitabi benim yazmis olmam lazimdi, ona kiziorum...

M:e kitabin cikio, heyecanli misin?
H: yok ya, bilakis sakinim. nasi olsa hic okumiicaim bi kitap.

Arada bir de "bugun o professore sunusu ile ilgili oyle dedin ya, seninle gurur duydum" die mail atarsa, butun gununuzun ii gecmesini saglar ustune ustelik. 


May 7, 2009

sen bunu yeah

beseriyet muzikte sinirlari zorladikca hayvanlarla/esyalarla arasindaki farki/benzerlii yeniden kesfetmiyor mu? o zaman yasasin muzik 2.0
p.s.: oss denemeleri yuzunden hala pazar gunlerinden tiksinenler icin. tam randiman=kulaklik.

May 5, 2009

enstantane-1: lanet gocmen!

Simdi ayni dersi alirken buraya tasimiicaim bi maksatla tanistiim genc, guzel, solaryum bronzu tenli pek bi nuktedan ve femme fatale ama bi o kadar igrenc, cumhuriyetci, evanjalist bi disi var. adi da courtney. bir iki bel alti gondermeden sonra birbirimizi ignelemeyi gorev edinmis bulunmaktayiz. bugunku enstantane sole vuku buldu (kendisi haliyle bi insanin doktora yaparak omrunu heder etmesini anlayamadii icin habire su soruyu sorar):
C: so how many years left to get your degree (ukalilik dozu artirmak icin abuksabuk starbucks iceceginden buyuk bi firt cekerek)?
M: at least 3 more...
C: oh fuck! how do you make your living seriously?
M: easily. i am even not on a single penny of loan!
C:What?!how? oh, you damn foreigner! you don't pay tuition, right?
M: Considering how I stand american women, actually it is not a big generosity of state of Minnesota! (tasi gedige koymanin hakli gururu, 1-0)
C: you...(kufur ederek sinifa kacar)
ders baslamadan saniyeler oncesi
M: i haven't noticed that you have freckles, I think it is time to get solarium tan soon.
C: (ders basladii icin ses cikarmadan yavasca) f-u-c-k/y-o-u
M: (2-0'in gururuyla) h-o-p-e/s-o... 
seneye kendisinin dersine girersem bu is nereye varir bilemiorum...

May 3, 2009

verdigimiz rahatsizliktan oturu...

...feci keyif alioruz! yok be saka. eski postlara gelen yorumlari takip edemediimden bundan gayri email ile tasdik edilecek yorumlar. yannis anlama olmasin, her yorum yayinlanir. galiz kufur dahil, cunku aaz payi vermesini pek severim. bi de serefsiz blogger key falan soruomus onu da iptal ettim, kusura bakmayin.

May 1, 2009

eksik bende imis...


Tuh bak cok ayip oldu, meger eksik muhimmat benim cephanelikten cikmaymis; demin saydim. Hem TSK'ya hem emniyetteki arkadaslara walla cok ayip oldu. Gelin bi ara size cay ismarliim, hem benim islak odunlari gosteririm size. onlar da sahane muhimmat, hem cok guzel shakliolar haki yesil ve laci bellerde.

Apr 30, 2009

abi sizin meslek ne?

Bizim meslek canim, lafazanlik!
Ben alti ya da ustu farketmez orta sinifa dair herseyden tiksiniorum, adi gibi vasati bir sinif olduu icin. Ha soranlar olucaktir "sen nesin ki yavsak" deyu, cevabim muglak olur. belki orta sinif mensubuyum ve bunun icin ait olduum cenah midemi bulandirio; yahut diilim. diil isem bunda meslegim (ya da ilerdeki muhtemel meslegim demeli, en doorusu) rol oynamaktadir.
alt sinif (working class) kulturune sempati beslediim dogru ve bunun pseudo-devrimcilikle zerre alakasi yok. mesele altsiniflarin kendileri ile barisik olmasinda yatior, sinif atlama cabasi olmadiindan hayat zorluklarindan yaraticilik cikaran (hayatin eamuga koyan dielim) insanlar bunlar. Aristokratik ust siniflar da benim icin en az altsinif kadar cekiciler cunku onlar da hayatin emuga sahane koyan cemaatin mensublari. E peki orta sinif? yirtma derdinde olanlar, altsiniflari beenmeyip bok atan, ustsinifa ozenen, onlari kiskanan vasatlar yigini. tarz yoksunu
dangalaklar surusu. Ve Amerika dunyanin en buyuk ortasinif ulkesi, belki de ortasinif demokrasisinin en kralini uygulayan memleket.
Meslegime gelelim, bugun ultra aristokratik bi ortamda alaman felsefesinden girip psikoanalizden cikan gayet aymaz ve elit tartisma grubumuzda zevkten dort kose olmamin nedeni de budur: akademi fevkalade aristokrasi replikasi, ahlaksiz, vakti bol uckaatcilar yigini. begenileri, ukalaliklari ortasinif kulturunden keskin sekilde ayrilanlar. eger bu benim meslegim olacaksa ilerde, ben bu oyunda varim! Orta sinifin yedi ceddine, ya hertarafim dovmeli bi kamyon soforu olurum bu ulkede ya da ayakkabisi ile kemerini denklestirmeden evden cikmayan bi akademik yavsak. belki de en guzeli ikisi arasinda sekip, ortasinifa toptan sirt cevirmektir. bu 3. ihtimal uzerine daha cok vakit harcamak lazim. Aristokrat olup, altsiniflarla kimler kardes olmus, onun cevabi da tarihte. bi acip bakin.
Eger hali vakti yerinde, okumus bi insan iken arabesk ile huzunlenen, dizilere mesai harcayan bir sahis iseniz ve ustune ustluk arabesk ugruna kendini jiletleyenlere, popstar ile yatip kalkanlara bok atiosaniz, kusura bakmayin ama asil sizin yolunuz bok yolu! Cifte kavrulmussunuz siz, ki bu da en kotusu: Turk Orta sinifi! 

a specific act of violence

Bugun cebime gelen mesajda, 4:30'a kadar bulunduum binanin polis tarafindan tahliye edilecegi, gerekcenin de "belirgin bir siddet eylemine" dair ihrar oldugu yaziodu. Amerikan gencligi arasinda en populer sporun sinif arkadaslari uzerine sarjor bosaltmak oldugu vakia-i ayyuka, de ulan saat ne is? adam "aga ben okulu havaya ucurucam su saatte" falan mi dedi? ole ise sadece 3 binanin bosaltilmasi sacma. e "okulu taricam aksam namazindan once" demis olsa yine sadece 3 binanin bosaltilmasi sacma. Ne dedi bu arkadas, ya da ihbarci "biz bir grup kizgin erkek/kadin su 3 binada onumuze cikan herkesi 4:30dan soora tokatliicaz" gibi bisey demis olmalari lazim ki, hadise "a specific act of violence" olsun.
bu ihbarci/bombaci arkadas saolsun, en sevdiim biralarin olduu mekanda alaman feylosofisi tartismis olduk sayesinde. ki bu da diger konuyaa gecmeye sevk eder beni, o da yukarda. 

Apr 29, 2009

vekile cakan baltali ilahe misin be kadin?

Bu istek yazi gibi olucak birazcik. Haliyle bi kisim "e lil'sista nooldu?" "yesil gozlu ne oldu?" minvalinde ma-gaz-insel sorularla meraklarini aktardilar. Olmadi! Ozetle...
Ama detay onemli, kendisi beni portland'a ugurladiktan sonra donuste sirra kadem basti. Ya da soole diim "sen de lil'sista ciktin be yavrum" dediim zat, golgesinin icinden elinde baltayla cikti ve "uyariyorum, kafani yaricam, canin aciicak" kelamini sarfetti; lakin ben de sahane bi cuneyt arkin hamlesi ile yakaladim baltayi, centilmence tokalasarak (ellerimizle deil) yollarimizi ayirdik.
Sirra kadem bastigi sure boyunca beni sinir, gerginlik ve can sikintisi basti. Cuma gunu "cts kahve icelim bi yerlerde" dedi. Cts sabahi "ben gelemiicem coktan 3 tane bloody marry ictim, yarin bulusak" dedi (dikkat tehlike gelior). Zati muhteremi sahaneyi gormeden gecen tam bir haftanin sonunda su eyalet meclisinde calisan disi ev arkadasim mesai arkadaslarini bizim eve partiye caardi. Beseri kompozisyon soyle: vekiller, lobiciler, avukatlar. mekansal ve sinifsal olarak ikiye bolunduk hemen. Tuvalet ve takim elbise giyenler salonda kokteyl icerken (tasrali minnesotali ev arkadasimin ust sinifa oynama cabalarina da ayrica deginiciim) kot ve gomlek giyen erkek ev arkadasim ve ben arka bahcede bira icip mangal yelleme gorevine carptirildik. Sikayetci miyiz, asla...
Gece 12, mutfakta shaker sallanirken lil'sista zil zurna sarhoj, kafasinda kamyoncu sapkasi, dudaginin ustunde takma biyik, ve boynunda el kadar gecici bir kus dovmesi ile davet edilmedii partiye arzi endam eyledi! arka bahcedeki kicimin kenari seckin konuklari iceri kacirdi, benimle alay etti. sabah 9dan beri icki ictigini soyledi, bi ton baska sey anlatti. soylemeye gerek var mi ultra sekerdi! soora gitti.
Pazar sabah telefon etti, ozur diledi yaptiklari ve son 2 atraksionumuzu iptal ettii icin. "mesele deil" die gecistirdim, "yok ya partiye nese kattin sadece 'insanlara cok sikicisiniz' demeseydin keske" die ekledim. yann tiersen konserine gittik, bir hafta sonunda manita olmak icin birbirimize karsi cok riskli tipler, ama ortaligi birbirine katma husunda avengers tadinda bir ikili olabilecegimiz sonucuna vardik. Benim acimdan ogretici, onun acisindan eglenceli oldu zannimca. Working class Midwest kadinlari mi? hala cekiciler ama simdilik mesafeliyim. Az kalsin asik oluodum, allah korudu, ucuz atlattim. ya da bir arkadasin dedigi gibi "belki de o beni kendisinden korudu." Ilahe sifatini da bunun icin kazandi iste.
Kendisine Portland'dan getirdiim hediyenin ne olduunu da merak edene soylerim, umuma acik deil.
Sarki secimi ise hic rastlanti deil, "sucker, mothafucka" gibi ici dolu laflari kim soylerse iice urpeririz? Norah Jones, eet.

ever trip? oh yeah...

geri geliyorum...hepimize soz. Canim sikkindi, ve oyle iken ben yazamam. sadece muzikle ertelerim, gecmesini beklerim sikkinligin. bu surecte, saolsunlar, yardimci oldular. geri donmeme sebep biraz da onlar (bi de su, saolsun), yoksa ben salteri indirmek uzereydim toptan.
Asagidaki seslerin tamami yasayan en iyi erkek vokal Mike Patton'a ait. Kendisi de koyvermeme mani olmus, uzerimde emegi sonsuz bi aabimdir.

Apr 15, 2009

mis portland

Daralmak ne kelime, depar ata ata gittim portland'a. cunku yesil gozlu arkadasimiz yola cikmadan bi gece once (himm?!) "olur mu sen git gel, hem o kadar para verdin" diyerek beni "iktisatli amerigan kadini bole bisey olsa gerek" saskinligina itse de, ferahlik doldurmayi becerdi yureeme. bi de "ne getireyim sie?" soruma "portland'in lezbiyeni, evsizi, kahvesi ve yaamuru meshur; ya kahve icen bi lezbiyen ya da islanmis bi evsiz getir; olmadi keci getir [hala nedenini anlamadiim ama israrci bi keci sevgisi var]" die cevap verince "ah pek bi nuktedansin" karsiligimi kahkaalarim bogdu...lakin sonuna kadar hakli imis kendisi!
hemen soyleyeyim portland super sehir. bi kere sehir, minneapolis gibi downtown ve suburblerden olusmuyo. herkes sehir merkezi ve etrafinda yuksek olmayan apartmanlarda yahut mansion tarzi evlerde yasio. downtown hep hareketli ve insan dolu (gercekten cogu lezbiyen ciftler ve evsizler). hipster/punk yuvasi, urban hip ve street fashion mahallesi Hawthorne trendin mekani. eger tabi trend sizin icin dayaklik bi hipster olmak ise. kentin
bi kismi asiri zengin (bkz intel, nike, columbia), gerisi hipster, punk ve evsizlerden ibaret. tabi butun kent bu zenginlerin damak zevkine uygun bi playground olarak tasarlanmis gibi. heryer tertemiz, herkes sik (punklar dahil!), hersey hip! iste bu noktada evsizler bence portland'in yarattigi bu asiri sterillii dagitan tek sey ama her yerdeler onlar da. neredeyse kaldirimda uzerlerine basmamak icin sicraya sicraya gezmek zorunda kaliosun. ben yine de meydani olan ve insanlarin orda toplandigi sehirleri maca 1-0 onde baslatirim. bu gittigimde okyanusu butunuyle goremesem de portland'in merkeze 40 dakka uzakliktaki pasifike bagli bir deniz kenti olmasi da skoru 2-0 yapar.
Tabi yaamur! ben kapali havalarda bunalim olan insanlardan degilim, bilakis eelencek daa cok sey bulabiliorum. hele portland gibi agac kapli ufak tepelerden olusmus bi kentte etraf cicek kokulariynan kapli ise yagmurdan, neseden neseye sevk olurum. Oldum da...tabi bir kisim tatsizliklar olmadi diil (ev arkadasi problemleri, arkadasin, kariyerini italyada topcu olmaya adamis manitasinin ayagini sakatlayip iltihaptan ates yapmasi gibi). Soora turbonegro Hawthorne Theatre'da caldi, kasvet pek guzel dagildi. Benim yanima da pembis bi grup tisortu ve denizci sapkasi kar kaldi.
Siklik, sagliklilik, sterillik girla portland'ta. bu bizim murderapolis'in farki da burda zaten. Minneapolis midwest, portland seattle ozentisi olmakla suclanan pasifik. Burda herkes corn-fed iskandinav, iri
-uzun. aa bi de ne goreyim portland'ta herkes pek kucucuk pek mini mini. ben kendime kisa, baskalari bana siska derken, orda resmen kalipli abi oluverdim. bi de soguk memleket olunca biz burda gercekten farkinda olmadan herseyi yagli soslu yiyomusuz. Portland'ta insanlara minnesotalilarin eyalet fuarinda herseyi kizartma olarak yedigini soylediim de "haha koyluler sizi! bi de eyalet fuariniz mi var?" die makaraya alindim. Evet, portland'ta tasra yok; burda var. Orda herkes hip, burda downtown yuppieleri, uptown hipsterlari ve Seward punklari haric herkes minnesota ya da eyalet takimlarindan birinin tisortunu giyen suburb insani. iirenc mi geldi kulaga? Ole belki ama portland'ta yasasam aaz burun giriseceim hipster sayisi aklima geldikce susup koseme cekilip tamami ghetto olduu iddia edilen kentim minneapolis'i sevmeden de edemiyorum.

Apr 9, 2009

pis portland

Cok deil, bundan bi-2 yil once bana deselerdi ki turbonegro konserine biletin olucak ve portland'a ucup izliiceksin konseri ama bi yandan canin gitmek istemiicek, aklin birinde kalicak (!) ve daralicaksin; iste ben bunu dieyeni "haci bi gelsene" die kuytu bi koseye caarip hafif tartaklayip cevremden ebedi uzaklastirirdim. Atalar sizin 7ceddinizi..! yine hakli ciktiniz pezevenkler...buyuk konusmiicaksin hic bi zaman.

Apr 8, 2009

vekil ile akmak?

Araya bi iki tatsiz gelisme bi de coook tatli (lil'sista) bi gelisme girince mevzuumdan geri kaldim ama strike back eyliyorum. Ama tersten gidicem guncel olandan eski olana.
Ev arkadasimin dogum gunuydu bugun, downtown'da TheShoutHouse die feci bi mekana akmak istemis is arkadaslari ile. Kendisi eyalet meclisinde 2 temsilcinin sekreterligini yapiyor, yani isten ayni kidem arkadaslarini bekliyordum haliyle. Nerden bileyim vekil abiler de icmeye gelicek? kot pantelon goynek gelmisler, sifir kodamanlik emaresi. Bi de bana oyle sorular soruyo ki abi, ben "oha super eleman feci kafa" deyip muhabbet harliyorum ama aklima hic gelmio vekil olabilecegi. Ha gelse ne olur? umrumda olmaz ama bir iki yerde "oh hell yeah" die kaptirivermem ve lil'sista'nin (ben caardim hemen geldi, sahane diil mi?) gaziyla vekil amcaya sahnedeki pianist abilere "pussy control caldiiir, noolursian" die edepsizlik etmemiz disinda bi yamugum(uz) olmadi zannimca. Herifcioglu da "yok artik ben bunu isteyemem, ayip" die  salvo yaptikca biz "lan olm, utanma be noolcak git sole calsinlar, ayip mi var?" die yuklendikce yuklendik. Ta ki abiler biz ikinci notu vermeden sarkiyi calmaya baslayana kadar. Sahnede ki abilere caldirmak demisken:
Mekan iki kuyruklu piyano, bi davul set ve bi de basstan ibaret. 3 abi devir teslim seklinde 50lerden bu yana hemen hemen herseyi caliolar, tek yapman gereken masa uzerinde kucuk kaatlara istediin sarkinin adini yazdirman. Sali gunleri de "birthday tuesday" olduundan, doomgunu cocuklarina icki beles! 3 saatte amerikan rocknroll, 80ler pop-rock ve bir iki 90lar gereksizlii ve hiphop'i hazmedip mekandan ciktik. Lil'sista'nin butun istedii sarkilar calinip benimkiler calinmayinca ben biraz bozuk attim ama "istek notun bende, sakliicam" die cebe attiim notta sole yaziodu "Pussy Control: Do it to it, you know you want it!.." o kadar da little bi sister deil mi ne, bana dokunmaz...sizi bilmem.
Asagida sira ile calinmayan parcalarim ve pussy control var. Prince abimizin (o da biizm mahallenin cocugu, minneapolisli eet) orjinali deil, mecburen cover ile idare edelim.  



Apr 5, 2009

bunu tisorte basalim - part 2

"golgesinin arkasina saklanan lil'sista ve immigrant punk," CA, Columbia: 2009.
her zaman ki gibi haber vermeden arakladim, ama meslek etigi acisindan alinti yapiyorum.

Apr 4, 2009

hey, little sister...

Ih-ih bole olmaz ki little sister! bana derdini, tasani, hayati, neden yalniz yasadigini 7 saat boyunca anlatip hic bisey olmamis gibi yolumuza devam edemeyiz. Ki ben seni alemin aazina sican, kizgin, bildiini okuyan femme fatale zannerken, hele isin icine bir de yesil olduklarina nihayet kanaat getirdiim o gozleri, konusurken biri kalkan kasi, kenarlari etli ust dudagi eklersek o is hic olmaz. 
halbu ki pek salakca ve masum baslamis bi gundu. ciftlige gidip yeni dogmus keciyi, domuzu sevdik -- ki bunlar insana gicik, kirilgan bunye emareleriydi nazarimda. minnesotalilarla alay ettik (hat hudud ve uslup bilerek, biliyorum ki sen de minnesotalisin). kucuk cocuklari kosede sikistirip, makas aldik. ama iste benimle sohbete girmiicektin little sister! nooldu? karsilikli olarak maymun ettik birbirimizi. ben lumberjack olmadim, olmiicam; sen de little sister'sin iste.
gocmensem gunahim ne be?! ben bildiim gibi oynadigim zaman bu oyunu, karsimdan her zaman her zaman benzer gizli-pozitif tepkiyi aliyorsam, UN'den plaket isterim utanmadan. evrensellik musabaka ise iste ben bugun alkis almis bulunuyorum beseriyetten yaptigim, sizin gozunuze hos gelen ama beni duvardan duvara vuran hareketlerimle. Itiraz etmeyin iki saniye...etseniz de size girisemeyecek kadar paralize olmus durumdayim, ki bu bizi sarkimiza pek sahane baglar. naaptin be little sister, saklanmasaydin keske golgende...
Muzikon islemedi dailymotionliicaz mecburen

Apr 2, 2009

bi gelsen


ben sadece ilk adimlari atiyorum ki. gocmenim ya, egzotik falan...olmaz mi? dinliorum olm seni... niye ole diosun ya, walla istiyorum. dalga gectiim falan yok. yok olm kendi dedi, gidelim dedi...bi yarin olsun...bakalim ne diicek

Apr 1, 2009

neuroscience, valium, vicodin...part3-finale


yukardaki gozler o gozler, sizi cakallar!
uyku cana can katti, tabi "better living through chemistry" feylosofisinin kritik noktasi karacigeri bu yolda kurban vermemektir. uyku uzerine ispanak sufle, bol yogurt. kaavalti da yulafezmesi ile kahve caktim mi ayni gazla haftasonu da aradan cikar. bak asagiya, bir onceki posta sarki ekledim, bundan gayri musikiyle costurma niyetindeyim tayerane bedenlerimizi...

Mar 31, 2009

neuroscience, valium, vicodin...part2

Cok beter bi haftaydi cemaat-i kafurun. zirh degistirip asli mesgaleme donus ettim. Omru hayatimda, "ula su dersi alayim, surda isime yarar, burda isime yarar" hesap etmedim. artizlikten degil o isleri bilmediimden. burda mevzuumla alakali bi noroloji dersi acildiini duyunca "bu benim ilerde isime yarar, bi chapter cikar" hesapcilii ile ders aldim. beter etti beni...odevlerini cozene kadar omru curuyo ademin.
Iste gecen hafta damar damar ustune bindi. noroloji paperi, "bir hikaye-i sevda" (love story lan iste) cevirisi osmanlicadan, ustune hepsinden muhimi fellowship basvurusu. Sonuncusuna cok bel bagladim, cikarsa galler prensliine talip olucam. okuldan sadece bir kisinin alacai, maasa %50 zam getirecek sukela bi olay yani. zor ama kaz/tavuk denklemi iste.
iste bu ugurda nelerden odun verdim, neleri kacirdim, uygulamali bi sekilde gorelim:
1)uyku: yetismeyince hic bisey gunde 3 saatlik uyku ile yasadim. nasil? sole ama ayri ayri aliosunuz bunlari, aman dieim : a) b-complex vitamin (folic acidli) + buyuk bardak diet kola. geceden aliosun. normalde gazli icecek icmiorum, hele bir ezcacinin icadi coca-cola'yi zinhar icmiorum. sadece ilac muamelesi yaptiim boktan bi sividir nazarimda, ishale&mide gazina iyi gelio. tatbik edin. b)Mocha ihtiva eden  ginsengli enerji icecegi Rockstar, buyuk kutu, hepsi icilecek, soora sabaha kadar rocknroll c)spor salonunda agirlik altina yat (kardio kasmana gerek yok), eve gelince koca kase espresso cekirdekli dondurma...netice hizli metabolizma ve kafein esittir uyku haram. tabi vakitsizlikten haftaortasinda sporu sallamak zorunda kaldim.
2) Das Kultur Fizik: spor yapamiosun haliyle, oncelik sirasinda hemen savsakladiin sey oldugu icin. metabolizma yavasliyor, erkenden uykun geliyor. en beteri testesteron ve buna bagli serotonin dustuu icin, panik ve bunalma emareleri bas gosteriyor (bu ne acaip ve ayip bir fiil imis be yahu).
3) La Vie Sociale: Cuma gunu mesajlar telefona pesi sira gelirken, "ee gitmio muyuz mekana" die yaarken, hepsine "calisiorum gelemem" cevabi veriliyor kaslar kucuk emrah nizaminda. sonra "e sen gelmeyince millet oratadan kayboldu" cevaplari gelince duble kahrolunuor.
4) Une femme tre tre tas: her biri bilardo topu buyukluunde yesil gozler, uzeri arsi alaya degen kirpikler ile sana kirpilirken, akabinde gelen "e sen simdi gelmio musun" sorusuna "olmaz kutuphaneye gitmem lazim" cevabi veriliyor. gun boyu pismanlik, bu cumleyi sarfeden disinin fin/isvec/danish harmani olduu akla gelip quadruple/double duvara kafa cakmayla neticelenior haliyle.
Odevi teslim etmenin huzuru, fellowship gelcek yerden dua esirgenmez mantigi, madde 1'in sebep olduu enerjik vucut ve fakat uyuyan gozler ile surat karmasi halet-i fizikiye, vacadine denen guzellik bir haftadir itina ile saklanan McEwan's ile harmanlanip ogleden sonra uykusuna yatiliyor. bi de disarda yaamur var ki, yemiorum yaninda yatiorum iste.
Vacadine ister istemez, "bir tatli huzur almaya geldik kalamistan" sarkisinin bir ezcaciya duzulen methiye oldugu fikrini akla getiriyor. belki de vacadine kana karisiyor ondandir die dusunurken...zzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzz


neuroscience, valium, vicodin...

...cocococococoooocaine! uzerime hafif biseyler alip gelicem. bu esnada siz de bu postu isinize geldii gibi yorumlayin .

Mar 24, 2009

bu ne lan?!


emale hesabima girince sag sutunda, yukardaki zikkim cikti.

Bu ne len simdi? tamam fishing deyu bisey var, haberdarim. Hatta diskisi cok pis cikti gecen, beyin kimyasallari uzerine (yavrum detaya girdirmeyin, aar adamim ilgilendiim konulara bi bakin hele) bi online makale okuyorum orda bana "cowboy botu var, kayak botu var abi aliiming?" diye sorup duruo alet. Bilioruz, cakal bunlar. ii de bu nea?!

Bak ecnebi bana nasi yem atio, "belli ki bu culsuz isini savsaklamak icin alamayacagi seylerin fiyatlarina bakan bi sopar, verelim buna ayari" dierek baktiim botlari numarasina kadar onume serio. Simdi deusu ekber gugul, "her turk uc asagi bes yukari budur; sezen dinler, kurana al basar (o kadar bilir zaten), ask sozleri yollar mesaj olarak," gibi bi sonuca, belli ki cuke surelecek zekasi olmayan, hangi pazarlama dehasindan aldiin bu fishing taktigi ile vardin? ha, dunyanin en iyi isyeri?

Sezen Aksu benim kralicem degil, hic olmadi! Bi Neset Ertas, bi Orhan Gencebay olmasi icin daha cok ekmek yemesi lazim. eh o vapuru da sonradan yakalar gibi, du bakalim. siyaseten durusuna sapka cikardiim icin "hadi bakalim kolay gelsin, yandan carkli, boklupusurlu" sarkilarini unutuorum. daha fazla ses cikarmiorum.

Kuran linki Kuran-i Kerim linkinden nie ayri? Kuran-i Mecit linki nie yok o zaman? 2, kuran okucak olsam senden mi link alicam, okuz?

Ask Sozleri diyeni, ben ancak "mese dallari" die uyaririm, saklatmadan once...that's it...

ha unuttum, bi de"more about" var baslikta. Ulan sanki browser'in cache'i sezenle, kuranla, ask sozleri ile doldurmusum da, bi de "more about"i kalmis...ebatini...havle...

Mar 22, 2009

no that's not my name!

degil annem, adim o dolgun dudaklarini birbirine degdirmeden telafuz ettigin sekilde okunmuyor! ecnebi memlekette yasayinca adinin maymuna cevrilerek telafuz edilmesi kacinilmaz bisey. Umursadigim bisey mi? hayir, ben de sizin w'leri duzgun telefuz edemedigim zamanlarda, sizden norvecli misin/alman misin/slav misin/ neboksun? sorularini duyunca sinirlenmek ne kelime kikirdiyordum. Ama siyaseten dogrucu "adini dogru telafuz edememekten korkuyorum, onun icin sana daniel dieim mi?" minvalinden neo-irkci kaytarmaciliklara hiddetleniyorum!
Mesela anarko-punk kardeslerin islettii mekanlarda adimi noktasina, virgulune kadar dogru telafuz ediyorlar, onlari zaten seviyorum. Ama, urban-hip mekanlarda sirada adini yazdirdiginda adini dooru okuyamamayi "aww, sorry, I hope I've pronounced your name correct"  die....ya bana siritmayin! ne var bunda cok mu onemli, bi kiytirik gocmen ismini dooru telafuz etmek? hele o bakislardaki "bak ben senin orijinal amerikali olmamanin bende yarattigi garipligi, adini dogru telafuz etmeye calisiyormus da basaramiyormus  ayagina yatarak ortbas etmeye calisiyorum" bakisi...iyyy...
velhasil kelam, uzun sure bir nickname bulma cabasiyla kastim. ne kadar zormus insanin kendine isim secmesi be yahu. Bob, "what about bob" filminden? olmaz, ev arkadasimin adi bobby. killandirmak icin muhammed, kiskandirmak icin jesus? yok allahsiz durustan odun olur (peh!). Uri! super rus ismi, hastasiyim, bi ihtimal...peki iskoc aksani ila Gerard (jerird die oku, jeraaard die deil) ya da kisasi jerry...mmm belki. Iskoc ismi almam konusunda israr eden bir kisim disi Allister olsun dio ama ona da ben isinamadim. Kisaltmasi Ali, hem cift menseili (alevi iseniz catalli, yani zulfikar die okuyun)? belki...bilemiorum. Netcede noktayi hani su yasli ve ariza, eski-kasa, irkci beyazlar  var ya, hani kizilmiicak kadar sevimli, hah onlara benzeyen biyikli kayak egitmenim koydu:
E: Adin ne?
M:Maskimov...
E: Nasil? hecele bakiim..
M:E-B-E-N-I-N-A-M-I [oldu mu bitanem?!]
E:Ben onu telafuz edemem arkadasim, sana bundan gayri MARK diicem!
M: Mark mi? eee olur, bilmem ki [ben de sana pawel mi desem pust? -- adi paul]
yapisti kaldi bu ad ustume. hayir isin kotu tarafi "Mark, la olm MAAARK, okeye oturcaz gelsene olm" die seslendiklerinde kimseyi iplememem. Alismadik gotte durmayan don hesabi. Mark ne ulan?
Ama az evvel bir daa Trainspotting'i izledim milyonuncu kere (uydu alicisina kaydettim cevirip cevirip izliorum), evet bildiin "Mark Renton" adi hic duymamisim gibi cinladi kulaklarimda. ve evet, iskoc o...
Merak etmeyin, milletin beni Mark diye caarmasina izin vermem. ama sunu anladim, kendi kendine isim koyamazsin, yapamazsin bunu...birileri koyar, cizer senin cerceveni ve dahi facani. yesen de yemesen de bole.
siz su linki oksayin, ben uzerime hafif biseyler alip gelicem...hi-hi ic giciklayici...